Amerikalılar özgün ve çarpıcı Avrupa filmlerini, özellikle Kuzey Avrupa filmlerini uyarlamaya kalktılar mı fena çuvallıyorlar, hani Orta Avrupa filmleri bir biçimde Amerikan sinemasına uyuyor, çünkü onu takip ediyorlar öyle ya da böyle, ama İsveç’ten Finlandya’ya uzanan ülkelerden çıkanlar bambaşka bir kültürün ve bambaşka bir anlayışın filmleri, elbette kendileri olarak ilginç ve düşündürücü filmler, ama İngilizce olarak Amerikalı oyuncular Amerikalı’ya dönüştürülen karakterleri oynayınca, sonuç en hafif deyimiyle yetersiz, en ağır deyimiyle berbat oluyor, üstelik bu filmi yönetmiş olan oyuncular Nat Faxon ve Jim Rash, daha önce Geri Dönüş Yolu (The Way Way Back) filminde çok hoş bir sonuç çıkarmışlardı, çünkü onun senaryosunu da kendileri yazmıştı, bu senaryo ise uyarlama, yardımcı yazar olarak da en son Succession gibi televizyon dizilernden çok tecrübeli olan Jesse Armstrong’u almışlar, ama olmamış işte, ne yazsalar sahici olmuyor ve samimi durmuyor, üstelik oyuncular da filmi kurtaracak çapta değil, filme yapımcı olarak da katılan Julia Louis-Dreyfuss fena değil belki, özellikle Will Farrell ise apaçık belli ki yanlış seçim, ne sapşallığı ne hüznü inandırıcı, bu ikisi olmayınca film de olmuyor işte, o yüzden görmemiş olanlara, 2014 İsveç yapımı, Ruben Ostlund’ın yazdığı ve yönettiği Turist, yani Forcemajeure filmini hararetle tavsiye ediyorum…
Hayal Adası…
Açıkçası çok da berbat değil galiba diyorsunuz başlangıçta, hele hayallerin gerçekleştiği iddasıyla paraya kıyıp adaya gelen konuklarının ayrı ayrı ilk hayalleri gerçekleştiğinde, sonra hayalleri yavaş yavaş bozulmaya başladığında, ama sonra gittikçe, onun hayali mi, yoksa bunun hayali mi, yok yok aslında şunun hayali derken, kafalar iyice karışıyor, olaylar allak bullak oluyor, zaten sıradan oyuncular olması bir yana, hakikaten hepsi de yetersiz ve yeteneksiz kalıyor film boyunca, hele bir hafta önce Jexi filminde çok komilk olmak isterken çok acınası olan Michael Pena burada da çok kötü, ayrıca çoğu Maggie Q veya Lucy Hale gibi televizyon işleriyle tanınan oyuncular da inandırıcı olmaktan çok uzak, yönetmen Jeff Wadlow da, ki kendisini Göster Gününü 2 (Kick-Ass 2) gibi ortalamanın altında işlerle tanıyoruz, korkulu gerilim filminden kahkahalı macera filmine geçip duran tarzlar arası anlatımını elinden kaçırıyor sonunda, filmin havası toz duman oluyor iyice, velhasıl sıradan başlayıp kötü biten bir eğlenceli bir macera filmi denemesi kalıyor geriye…