Bu çocuk adam olmayacak. Çocuk? Kazık kadar adam oldu, hala ayakkabısını bağlamaktan aciz. Ulan, bu kadar mektep medrese, istemediğin kadar uzman, bir haltı nasıl yiyeceğini hala bilemedin mi? Gönder şu paraları önceden, yandaş şirketim-hayır kurumum-vakfım-şahsım arasındaki mesafeyi kısalt be adem! Ne bileyim, al bir yerlerden milyonlarca dolarlık fatura, gönder bedelini dışarı! Sanki biri soracak ‘ne yaptın sen ağam’ diye… Boşuna mı bütün gücü elimize aldık ha? Şimdi, işi yani zinciri uzattıkça, tehlike büyüyor. Herkes de zekasını bilgisini bizim istediğimiz seviyeye indirmiş değil ya, arada bulunuyor uygunsuz birileri, hop, hadise ayyuka çıkıyor! Bak ben vergi tepkilerini nasıl hallettim: Aldımsa aldım, harcadımsa harcadım dedim, var mı bir itirazı olan? Yok. Komşuya, girdimse girdim, yüzüme gözüme bulaştırdım, var mı hesabını sorabilen? Yok. Zaten her işi berbat ettim, karşı çıkan var mı? Yok. Ne diye milletin diline düşersin? Bu trol saksağanları var ya, onlara da boşuna para verip duruyoruz yani. Sosyal medyada sıfırlar. Bak, kayak muhabbeti var, ona girsene, yok, giremezler, bereket iki elin parmakları kadar ‘sözde’ gasteci var da, az buçuk idare ediyor gibi görünebiliyoruz. ‘Gasteci’ var da, Gaste kalmadı. En babasının satışını yüzbinlerden onbinlere düşürdüler, ellerinden de bir iş gelmiyor haspaların! Dövizleri milyar milyar dağıtıyorum, bir halt edemiyorlar! Cahil desem değiller, keşke zırcahil olsalardı da, şahsım-millet birlik ve beraberliğini ilmi şekilde kurabilselerdi…
“Tavaya kırdığın her yumurta pedofil vakıf üzerinden avanta!” diye çığırıyor İsmail. Cevap mı vereceğim, lafı değiştirmek için havaya baktım, “Yağmur bulutları toplanıyor galiba,” dedim.
“Hem de nasıl,” diye karşılık verdi Hakan, “Yağmur, kar, fırtına, hortum, orkan; hepsi bir arada gelecek bu gidişle, mehdi falan beklemeye gerek kalmayacak!”
“Mehdi beklerken bekçi geldi,” diye araya girdi Hasan da, “Üstelik de, sıvazlama, mıncıklama ve kafası bozulduğunda kurşunlama yetkisiyle birlikte, müjdeler olsun!”
“James Bond gibi mübarekler, istediklerine sıkabilecekleri, ‘geberttikleri’ yüzünden takibata uğramayacakları, uğrarlarsa, çok çok iyi halli tecavüzcü, pedofil katiller gibi de anında salıverilecekleri bir ortam ne güzel bir ortamdır, o ortamı yaratanlar (şahısları) ne mübarek şahıslardır, (şahıslara) tabi olanlar ne mükemmel tebalardır,” diye mırıldandı bu kez Doktor Özgür, “Coronavirüs sual edecek olursanız, insan denilen türle asla ve kat’a baş edemeyeceğini ifade ederek sözlerime başlayayım: Gezegen kitlesel üretim çılgınlığından dolayı sona ermeden insanlık, insanlar aracılığıyla zaten bitirilecek, dolayısıyla hiçbir sorunumuz kalmayacak, Greta Thunberg’e müjdem olsun!” dedi.
Selen de, elindeki, bir milyar dolara alınmış ancak şu anda 5-6 bin dolayında bayi satışı olan gazeteden başını kaldırmadan konuştu: “‘Bugün, hoşa gidecek, şöyle muhalefet partilerine giydiren ne gibi bir yazı yazabilirim’ diyen zavallı yazıcıların aksine, ellerine o kağıtları almayan büyük çoğunluk biliyor ki, Cumartesi Anneleri 775. buluşmalarında da bir sokağa tıkıştırıldılar, Demirtaşlar Kavalalar hala içerdeler ve hırsızlıklar, soygunlar, cinayetler ancak böyle sürdürülebilecek, gideceği yere kadar…”
“Cehalet ve sıradanlık,” diye başladı Bugay da, “Eskiden olduğu gibi pek verimli kullanılamıyor yeni faşistler tarafından. Daha birkaç yıl öncesine kadar anında sonuç verebilen yalanlar artık istenen etkiyi sağlayamıyor. Tabii bu demek değil ki, aydınlığın karanlığa karşı verdiği savaşım sonuçlandı, tam tersine, her günü, örgütlü bir biçimde gerici dinci şoven milliyetçi yeni faşizmi gezegen üzerinden silebilmek için olanca gücümüzle kullanmamız zorunlu,” dedi.