Vladimir Nabokov… (1899 – 1977)
“Şeytan, onu karalayanlar kadar kara değildir.”
“Akıl sağlığımı korumak için tek şansım anormal görünmekti.”
“Birkaç kez günlük tutmaya başladım ama her defasında bıraktım. Ve ne zaman geri dönüp yazdıklarımı okusam, yazdıklarımdan utanırdım.”
“Her şeyin en iyisine sahip olan değil, sahip olduğunun tadını çıkaran mutludur…”
“Belden aşağım sevinçler, hazlar, belden yukarımsa tasalar, kuruntular içinde…”
“İnsanın bir tutkusunun olması dünyanın en büyük mutluluğudur.”
“Ne gariptir hayat. Peşine düştüğümüz kaderden kaçınmak isteriz bir yandan da…
“Bu dünyaya katılmak, katlanılacak gibi değildir.”
“Kendisiyle oyun oynamaktan vazgeçtiğimizde bir köpeğin kalbinin nasıl kırıldığını hangimiz bilebilir?”
“İnsan, geçmişiyle yaşarken kendini hep evinde hisseder.”
“Yokluk her zaman çoklukla eş anlamlıdır ve boş bir zihinden daha kalabalık bir şey yoktur.”
“Sadece düşünceler dünyasında değil, eylemler dünyasında da yaşıyoruz. Ardındaki yaşantı olmadan sözcükler anlamsızdır.”
“İnsan düşlerini bankaya yatıramaz. Senet değildir bunlar, kar yüzdeleri sıfırdır.”
“Gerçeği ararken yolumun üzerine çıkan bir deste süprüntü gözümü köreltti diye gerçeğin tek bir kırıntısından bile yoksun kalmaya razı olamam…”
“Belki, somut ve bireysel bir biçimde, normal bir beynin sezebileceği bir şey olarak, gelecek var olsaydı, geçmiş böylesine akıl çelici olmazdı; geçmişin istekleri geleceğin istekleriyle dengelenirdi. O zaman kişiler, şu ya da bu nesneyi tartıp dökerlerken, tahterevallinin orta kısmında bacaklarını açıp dengede durabilirlerdi. Eğlenceli olabilirdi. Ama geleceğin böyle (betimlenen geçmişin ve algılanan bugünün sahip olduğu gibi) bir gerçekliği yoktur; gelecek, bir mecazdan, bir düşünce gölgesinden öte bir şey değildir.”
“İnsan, felaketlerin bataklığı üstünde kuramaz yaşamını…”
Vladimir Nabokov’un sevdiğim kitapları: Lolita, Maşenka, Karanlıkta Kahkaha, Göz, Sebastian Knight’ın Gerçek Yaşamı, Lujin Savunması, İnfaza Çağrı, Ada ya da Arzu, Bir Günbatımının Ayrıntıları…
Oğuz Atay… (1934 – 1977)
“Hayatım hayatımın romanıdır…”
“Hayatım, ciddiye alınmasını istediğim bir oyundu…”
“Zor olan, acının şiddeti değil, sürekliliği…”
“İkimiz olduktan sonra, bütün bu hüzünler, sıcak bir yakınlaşma için bahanedir.”
“Sen, yalın düşüncelere alışıksın sadece. Hayatın asıl tadı, gerçek tuzu olan ikinci dereceden bilinmeyen güzelliklerin farkında değilsin.”
“Kendini çözemeyen kişi, kendi dışında hiçbir sorunu çözemez.”
“Alışkanlıktan başka bir şey bilmedikleri için, sizin de yokluğunuza alışacaklardır.”
“İki satır öğrendin diye herkesi cahil mi sanıyorsun?”
“Aptalca duygulanmaktan korktuğum için çevremi akılla doldurmuşum.”
“Ben yalnızlığı istemekle suçlanıp yalnızlığa mahkum edildim. Bu karara bütün gücümle muhalefet ediyorum. Ben yalnızlığa dayanamıyorum, ben insanların arasında olmak istiyorum. İnsanların düşmana da ihtiyacı vardır…”
“Çok yükseğe çıkamam; bende yükseklik korkusu var. Kimseyi yarı yolda bırakamam; bende alçaklık korkusu var. Hayatta silgim hep kalemimden önce bitti, çünkü kendi doğrularımı yazacağım yerde, tuttum başkalarının yanlışlarını sildim. Beklenen hep geç geliyor; geldiği zaman da insan başka yerlerde oluyor. Kimseye göstermem üzüntümü. Gündüz gülerim, geceleri yalnız ağlarım.”
“İyi şeyleri düşünmekten kaçın sadece. Onlar başına gelsin. Mesele bu kadar basit işte.”
“Herkes hafızasından, hafızasının zayıf olduğundan kolaylıkla şikayet eder; fakat asla zekasından yakınmaz. Bilmez ki hafıza, zekanın bir unsurudur.”
“Her şeye el uzatan istibdatçı zihniyet, buna da el atmıştı. O, gençliğe ve aydına inanmıyor, haklı olarak ondan çekiniyor, korkuyordu. Bilmiyordu ki insanların çeşitli faaliyetlerine türlü zulüm ve tedbirlerle bağ vurabilirler, yalnız düşünme kudretine ve hürriyet sevgisine asla…”
“İyi şeyler birdenbire olur; bu kadar bekletmez insanı. Sürüncemede kalan heyecanlardan ancak kötü şeyler çıkar. Ya da hiçbir şey çıkmaz.”
“Beni anlamalısın. Çünkü ben kitap değilim, çünkü ben öldükten sonra kimse beni okuyamaz, yaşarken anlaşılmaya mecburum.”
Oğuz Atay’ın sevdiğim kitapları: Tutunamayanlar, Tehlikeli Oyunlar, Korkuyu Beklerken, Bir Bilim Adamının Romanı…