Görünen, gerçek olsaydı bilime gerek kalmazdı.
Karl Marx
Latin Amerika ülkeleri Şili’de düzenlenen zirvede bir araya gelirler. Arjantin’in sosyalist devlet başkanı yeni seçilmiştir. İlk uluslararası toplantısı bu zirve olacaktır. Başkanın ekibi katıldıkları zirvede rekabet içinde oldukları Brezilya karşısında elleri boş dönmemek ve gölgede kalmamak için uğraşır. Zirve başladıktan sonra işler istenildiği gibi gitmez. Brezilya aşırı baskındır. O sırada başkanın uzun yıllardır dava arkadaşlığını yapan yardımcısı bir haberle gelir ve “Amerikalılar bizimle gizli bir görüşme talep etmektedir” der. Başkan yardımcısına fikrini sorar. O da “Bizim Amerika ile işimiz olmaz. Görüşürsek
de el altından görüşmeyi Brezilyalılara sızdıralım, böylece Brezilyalılara karşı elimiz güçlenir” önerisinde bulunur. Başkan da kabul eder. Görüşme yerine gidilir. Amerikan başkanının temsilcisi içeriye sadece Arjantin Devlet Başkanını kabul eder. Yardımcıyı almaz. Yardımcı duruma bozulur. İçeride temsilci doğrudan konuya girer. Ülkesinin
bu zirveye mutlaka dahil olmak istediğini, ancak Brezilyalıların buna karşı çıktığını söyler. Arjantin Devlet Başkanı kendisinden ne istenildiğini sorunca, temsilci yarın toplantıda neler olacağını anlatmaya başlar.
“ Önce Meksika bizim zirveye dahil olmamız için oylama yapılmasını isteyecek. Bu öneri zaten reddedilecek. Buna siz de hayır oyu vereceksiniz. Böylece halkınızın ve diğer ülkelerin gözünde imajınızı koruyacaksınız. Ancak ardından başka bir ülke Orta Amerika ülkelerinin zirveye katılması için teklifte bulunacak. İşte sizden istediğimiz bu tasarıya evet demeniz. Böylece sayıca çok ve etki edilebilirlikleri kolay olan bu ülkelerin katılımı ile yapılacak ikinci zirvede oy çokluğuyla biz de bu zirveye dahil olacağız” der.
Arjantin’in sosyalist eğilimli devlet başkanı “Bizim çıkarımız ne olacak?” diye sorar. Temsilci de “3 milyar dolar” der. Başkan 5 milyar dolar ve petrol arama çalışmalarında öncelik ister. Temsilci, Amerikan başkanına sorması gerektiğini söyler, arar ve anlaşma sağlanır. Başkan yardımcısı dışarıda ne konuşulduğunu sorar. Başkana “Anlaşmadın değil mi?” diye sorar ancak başkanın anlaştığını görünce, zirveyi terk eder ve sonra da istifa edeceğini söyler. Ve zirvenin sonraki toplantısı tam da Amerikan başkanın temsilcisinin yazdığı gibi sahnelenir.
Santiago Mitre’nin ‘Zirve’ adlı bu filmini görünce, Allah’tan bizim bu filmde yaşananlar gibi durumlarımız yok dedim. Ancak geçenlerde NATO zirvesi sonrası basınımızın bir haberi bana nedense bu filmi hatırlattı. Feşmekan bir gazeteci, feşmekan bir Amerikan kanalında zirvede şahit olduğu bir durumu anlatmış. Trump mafya patronu gibi diğer ülke liderlerinden savunma masraflarını artırmasını istemiş. Onlar da kabul etmeyince çok sinirlenmiş. Sonra dönüp tüm dünya liderlerini kıskançlıktan öldüren o sözleri söylemiş: ‘Erdoğan hariç. O işleri doğru biçimde yapıyor’. Olay ayrı ancak basınımız için denilecek tek şey var: ‘Akılsız dosttansa, akıllı düşman daha iyidir’. Yazık.
Yine ‘Yıldızların ötesinden insanların üzerine bombalar atmak için mesaj aldığını söyleyen eski Amerikan Başkanı Bush’un 1 Mart tezkeresi zamanındaki ‘At Pazarlığı’ efsanesini de hatırlattı bana. Aman ne gam! Feşmekan gazetecinin ‘Övgüsü’ manşet olurken, Amerikan vatandaşı bir rahibin yargılanmasından dolayı en üst düzeyden ‘yaptırım vs tehditler’ gelince basınımızın tavrı ‘kedidir o kedi’ şeklinde.
…
ARADA
Kürt meselesi, 12 Eylül, 28 Şubat, Alevilik ve bunun gibi memleketin bam teline dokunan ne kadar çok film yapılsa, kitap yazılsa o kadar iyi. Ne için mi iyi? Çünkü bu konuların gündem olmasını ve üzerinde düşünmemizi sağlayacak. Böylece de toplumsal barış için çok büyük bir adım atılmış olacak. Alın size Amerikalılar. Üstelik siyahlara o kadar zulüm ettikten sonra şimdilerde toplumsal barışı sağlamak için sürekli bu tarz filmler yapıyorlar. Sözü Ali Kemal Çınar ve yeni projesi ‘Arada’ filmine getireceğim. Daha önce benzer şekilde, Sivas Olayları’ndan yola çıkarak yapılan Ceylan Çelik’in ‘Kaygı’
filmi de halkın desteğiyle yapılmıştı. Güzel de olmuştu. Şimdi aynı şekilde FONGOGO denen site üzerinden toplumsal barışa katkısı olacak olan bu filme destek olabilirsiniz. Değer mi? Değer… Bu toplumun sorunlarını dert eden her film desteklenmeye değer. Çünü bü ülke bizim. Yani manşetlerde yer alamayanların.