– Hayriye Özçinko’ya soruldu: Mesut’tan olma Hayriye’den doğma, 12.01.1986 doğumlu, Parseller Venedik Huzur Blokları Etap 3 Kat 7 Daire 19 ‘da oturur oğlunuz Emre Özçinko’nun intihara teşebbüsü hakkında bildiklerinizi anlatmak suretiyle. Kendisi cevaben şöyle dedi… Evet Hayriyanım? Ne diyorsunuz cevaben? Neye kendini öldürmeye çalışmış sizin oğlan?
– Yok kardeşim, intihar için felan değil. Çocuk eve yük olmıyayım diye kendisini dondurmak istedi.
– Hayriye Özçinko’ya soruldu: Manyak mı senin oğlan, neye donduruyor kendini? Kafa gidik noktasında mı? Ve/veya madde kullanımının filan pençesinde mi bu şahıs?
– Yok yok, düz bunalımdaydı kendisi. İşsizlik pençeliyodu bi tek.
– Kişi veya kişiler? Hiç arkadaşı, dostu felan yok mu? Sosyal çevresinden biri kendisindeki bu kendini dondurma eğilimini fark etmek suretiyle, kendisini ve/veya sizleri ikaz etmedi mi? Yahut tersine; bu kişi veya kişilerden herhangi birisi bahsi geçen şahıs Emre Özçinko’ya “Hadi gardaş kendimiz dondurak, böylelikle cemiyette bir umutsuzluk, bir bunalım varmış gibisine bir izlenim yaratma noktasında olak. Algı yönetimi yapak” demiş olabilir mi? Bu Emre Özçinko kışkırtılmış mıdır?
– Asla… Tamam birkaç arkadaşı var ama hepsi işsiz yolsuz, görüşemiyolar ki. Yavrucak parasızlıktan dışarı çıkamıyodu zaten. Evde oturduğun yerde, sayaçlar fıldır fıldır dönüyo, para gidiyo ama sokak daha fena. Nerdee dışarı çıkacak da sosyalleşicek. Minibüs, çay- simit, indi- bindi, gitti- döndü, en az elli lira.
– Dişi veya dişiler? 30 küsur yaşını idrak etmiş olması hasebiyle evlenip dünya evine girme noktasında olması gerekirken, niyçün ve hangi maksatla bu hususta gecikmiş? Hayriye Özçinko’ya merakla soruldu. Hayriyanım cevapla şöyle dedi:
– Aman canım ne alakası var?
– Hayriye Özçinko’ya şaşırıldı. Yav anne dediğin yavrısını sür’atle evlendirir.
– Bu ortamlarda nası ev kursun çocuklar yav. İşi yok diyorum. Kız arkadaşı var öğretmen, o da atanamadı. Özel bi okulda geçici iş bulduydu, okul battı. İki fukara nereye ayrı ev açıcaklar…
– Nasıl “okul battı”… “Kahve taştı, ocak battı” gibi mi? Okul nası batar? Hayriyanıma şüpheci bir ses tonuyla soruldu…
– Yok yok iflas etti. Neticede özel bi tükkan. Artık oluyo öyle, ummadığın yerler batabiliyo. Geçende bizim orda Medifevzi diye bi hastane battı misal. Duyduğuma göre; sahibi Fevzi Bey’i, Kıprıs’ta kumarda ütmüşler. Borcunu ödiycem diye hastaneyi kapamış. Hatta benim bi idrar tahlilim kaldı Medifevzi Hastanesi’nde. Parasını peşin aldılar ama neticeyi öğrenemeden kapandı. Eltimin de memesi kaldı içerde. Memesi dediğim, memeden alınma doku örneği.
– Hayriye Özçinko’ya konuyu dağıttığı belirtildi. Devamla kendisine “Eee?” dendi.
– Eeesi işte; bizim çocuk, doktoralı bir kimya yüksek mühendisi olduğu için, hazırladığı özel bir karışımın içine girerek kendisini yirmi yıl süreyle dondurmaya karar vermiş. Biz önden babasıgille “asla olmaz” felan dedik ama. Oturup konuşunca…
– Ne demek suretiyle?
– Yani kısaca “Okudum yazdım, iş güç yok, betondan başka herhangi bir şeyin kıymetinin olmadığı ters bir zamana denk geldim. Yaşım otuz küsur. Zaman hızla geçiyor. Beyin göçü uçak bileti parasını da “bir an önce iş bulup hayat kurayım” diye, bedelliye yatırdım. Evde böylece dururken dakka başı para yakıp size de yük oluyorum. Bu kadar okudum bari bir işe yarasın. Kendi hazırladığım bir cyro tüp düzeneğiyle kendimi dondurucam. Yirmi yıl sonra dünya insana daha yaraşır bir hale gelirse, buzdan kalkıp hayata devam ederim” dedi.
-“Dedi” dedi. Devamla Hayriyanım’a şu soru soruldu: Peki dondurulmuş şahsı kim yahut kimler çözdü. Eger kendi kendine çözüldü ise niçin “intihar vak’ası” diye ambulans çağırdınız? Henüz çözülmüş ılık durumdaki bir şahsın Medireşat Hastanesi Muhasebe Müdürüne “Sizi denetleyen yok mu kazıkçı ibişler” diye hakaret ederek yangın merdiveninden kaçması nasıl gerçekleşti?
– Kunduzlar Enerji Dağıtım Şirketi, “Saat kapayıp açma parası” alma hesabıyla, gecikmiş bir fatura için uyarıda bulunmadan elektrikleri kesti. Oğlan çözülüp bozulucak, başına bi iş gelicek diye açtırmaya uğraştık. Elektrik saatini açan, kapayan, okuyan, taşeron ekipler ayrı. Kendilerine ulaşmaya çalışırken beyim, Kunduzlar Şirketi’nin taşeron bir çalışanıyla telefonda bağırıştı. İş inada pindi. Ben de baktım elekrtikler açılmıyo, oğlan bozulucak diye ambulans çağırdım. “Kendini dondurdu” deyince intahar etti sanılmış. Gelen ambulans “yakın” diyerekten Özel Medireşat Hastanesi’ne götürdü. Oğlan kurtulup hastane faturasını görünce ılık ılık kaçıp gitmiş işte ordan. Durum böyleyken böyle.
– Dedi ve ekleyecek bir şeyi olmadığını beyan etti. Gereği uzun uzun düşünüldü. Ne yapılınsın bilinemedi. Acı acı gülünülmedi de değil, gülünüldü. İç geçirildi, kederlenildi…