Şimdilerde, o dönemi yaşayan kişilerin bir bölümünün büyük bir öfkeyle hatırladığı, o zamanı yaşamamış olan kişilere ise nostalji vurgusuyla tanıtılmaya çalışılan yıllar, 1980’ler… Günümüzde meydana gelen pek çok toplumsal ya da siyasi olayın temellerinin atıldığı bu dönemde ülkemiz, o zaman için bize yepyeni gelen bir kavramla da tanışmıştı, liberalizm. Diğer taraftan yine aynı dönem içerisinde etnik ve mezhepler arası düşmanlıklar körükleniyor, insanlar kökenleri sebebi ile düşmanlaştırılıyordu. Bütün bu olan biten olayların yanı sıra köylerden kentlere göçler yoğunlaşmış ve insanlar umut aramak için daha büyük denizlere yelken açmaya yönelmişti.
İşte bu karmaşık ama bir o kadar da toplumumuzun genel halini ortaya koyan süreç içerisinde geçen, bizden bir hikayenin anlatıldığı Sıriga’nın Üç Günü kitabı kökenini öğrendiğinde bu gerçekle yüzleşmekten kaçınan Türkçü tarih öğretmeni Hikmet’i konu alıyor. Türkçü tarih öğretmeni Hikmet, olanlardan bihaber oğlu Bozkurt, Hikmet’in Marksist sendikacı kardeşi Cemal, Hikmet’in tanışmak istemediği Ermeni ablası Mannik Hanım, erkek kardeşi Bedros ve onların ekseninde gelişen olaylarda her biri bir yerlerden tanıdık gelecek daha pek çok kişi bu hikayede bir araya geliyor.
Ahmet Turhan Altıner’in kaleme aldığı Sıriga’nın Üç Günü Destek Yayınları’ndan çıktı.
Kitabın arka kapak yazısından…
Soykırım iddialarına karşı özgün argümanları olan kasabalı Türkçü tarih öğretmeni bir gün dehşet içinde Ermeni olduğunu öğrenir ve bu gerçeği kabullenemez.
Durumdan habersiz oğlu Bozkurt ilk kez geldiği İstanbul’dan çok etkilenir. Buradaki değişim sürecinde babasından hayli farklı fikirlere sahip Marksist bir sendikacı olan amcası Cemal’i yanında bulacaktır.
1980’lerde Turgut Özal’ın yarattığı liberal umut döneminde kasabayla şehir arasındaki ilişkiyi, insanlar arasındaki sosyal ve zihinsel farklılıkları ve buna karşılık farklı etnik kökenden olmalarına rağmen yaşadıkları ruhsal benzerlikleri epik bir anlatımla ustaca aktarıyor roman.
Fantastik ve mizahi nüveler de içeren SIRİGA’NIN ÜÇ GÜNÜ okura çok da alışkın olmadığı türden hem bir yakın tarih hikâyesi anlatıyor hem de “ikilem” olgusu üzerine adeta felsefi bir destan yazıyor.
Yazar hakkında
Ahmet Turhan Altıner 1945 yılında Bursa’da doğdu. ODTÜ Mimarlık Fakültesi’nden ve İTÜ Acil Durum ve Afet Yönetimi master programından mezun oldu. Yazın hayatına E. Neufert’in mimarların temel başvuru yapıtı Yapı Tasarım Bilgisi’ni Türkçeye kazandırarak başladı. Manzum masal kitabı Daruzun’u yazdı. Sırasıyla Nokta dergisi, Hürriyet ve Milliyet gazetelerinde yirmi bir yıl süreyle “Testus” adını verdiği haftalık siyasi mizah yazılarını yazdı. Mimarlık, Arkitekt Kent Yaşamı, Arkitekt Yaşama Sanatı ve Yaşama Sanatı dergilerini çıkardı. Müellifinin kendisi olduğu, tabandan başlayarak afete hazırlık esaslı MAY (Mahalle Afet Yönetimi) Projesi’ni 1999’dan bugüne aralıklarla yönetti. Herkes İçin Kent Mimarlığı (1993), ortak imzalı Konak Kitabı (1996), OKAP: Okullarda Afete Hazırlık El Kitabı (2008), Yaşama Sanatı (2009) adlı kitapları yayımlandı. Ortak imzalı “Temel fıkraları” üzerine yedi kitabı çıktı. Sırasıyla Yeditepe, Bahçeşehir ve Yeni Yüzyıl üniversitelerinde Yaşama Sanatı, Kentsel Tasarım ve Afete Hazırlık dersleri verdi. 2020 yılında Sıriga’nın Üç Günü adlı romanını tamamladı.