Alfa Yayıncılık’ın Dünya Klasikleri üzerindeki çalışmalarına devam ediyor. Adnan Elmasoğlu’nun elinden çıkan kapak tasarımlarıyla edebi eserler başka bir anlam kazanmış gibi… Kitapseverlerin kütüphanelerinde mutlaka var olan bu klasik eserleri bir de yeni tasarımlarıyla görün istedik. Şimdiye kadar 10 klasiğin yeni tasarımı bitmiş. İlk beşini seçip sizin için değerlendirdik. Ciltli ve ciltsiz baskıları olan kitaplar kütüphanenize renk verecek. Ayrıca ciltli ve ciltsiz fiyat farkı çok düşük. Bu yüzden siz, siz olun ciltli eserlerden edinmeye çalışın.
Dracula – Bram Stoker
İrlandalı yazar Bram Stoker’ın üzerinde yedi yıl çalışıp 1897 yılında yayımladığı Dracula için gerilim ve korku edebiyatının başyapıtı diyebiliriz. Roman, İngiliz avukat Jonathan Harker’ın Transilvanya’daki Kont Dracula Şatosu’na gidişiyle başlar. Kont’un Londra’da satın aldığı evle ilgili işlemleri halletmeye çalışan Harker, kısa bir süre sonra kendini bir dizi korkunç olayın içinde bulacaktır. Yeni bir kan bulmak ve ölümsüzlüğün lanetini yaymak amacıyla İngiltere’ye ulaşmak isteyen Dracula’nın karşısına bunu engellemek isteyen bir grup genç çıkacaktır. Profesör Van Helsing’in şehri ve insanlığı bu lanetten kurtarmak isteyen gençlere yardımıyla, önce Londra sokaklarında sonra ise denizde bir kovalamaca başlar. Vampir olarak bilinen kurgusal karakteri dünyaya tanıtan Dracula, doğaüstü çekiciliği sayesinde birçok dizi, film ve sahne uyarlamalarına referans olmuştur ve bir asırdan fazla zamandır okuyucuyu büyülemeye devam etmektedir.
Dorian Grey’in Portresi – Oscar Wilde
Oscar Wilde’ın yayımlanmış tek romanı olan Dorian Gray’in Portresi dünya edebiyatının en sarsıcı eserlerinden biridir. Yazıldığı dönemde çok ses getirmiş ve büyük tepki çekmiştir. Wilde’ın pek çok kuruma, soyluluğa, toplumsal adaletsizliğe ve ahlaki değerlere yönelik eleştirilerinin yanı sıra karakterlerinin derinliğiyle de yoğun bir anlatım sunar. Dorian Gray’in Portresi genç ve yakışıklı bir adam olan Dorian Gray’in öyküsünü anlatır. Güzelliği ressam Basil Hallward’a ilham verir. Onun arkadaşı Lord Henry ile tanıştıktan sonra, hayattaki en önemli şeylerin gençlik, güzellik ve haz olduğuna inanmaya başlar. Öyle ki kendi güzelliğini kaybetmek istemez ve sonsuz gençlik karşılığında ruhundan vazgeçer.
“Şu günlerde insanlar her şeyin fiyatını biliyorlar; fakat hiçbir şeyin değerini bilmiyorlar,” diyen Oscar Wilde’ın insana dair gözlemleri okuyucuya çarpıcı bir bakış açısı sunar.
Frankenstein – Marry Shelley
Mary Shelley’nin yarı uyanık halde gördüğü bir kâbustan esinlenerek yazdığı Frankenstein, Lord Byron’la girdikleri bir iddia sonucu kısa bir korku hikâyesi olarak ortaya çıktı. Ardından, Percy Shelley’nin ısrarlarıyla roman haline getirildi. Genç bir kimya öğrencisi olan Victor Frankenstein’ın yaratılışın kökenlerine duyduğu ilgi çocukluk yıllarında başlar. Adeta bir esrime halinde, ölü bedenlerden bir araya getirerek yarattığı “Canavar”ı gördüğü anda tiksinti ve dehşet duyguları içinde laboratuvarını terk eder. Bir ömür yaratıcısının peşinde dolaşacak olan “Canavar” içine düştüğü korkunç yalnızlık nedeniyle intikam duygularıyla dolar. Bunun bedeli art arda yaşanan cinayetlerle ödenirken, iyi ve kötü arasındaki ayrım neredeyse kaybolacaktır.
Tehlikeli İlişkiler – Choderlos de Laclos
Yazarın ilk ve tek romanını yayımladığında Fransız Devrimine yıllar kalmıştı yalnızca. Marie-Antoinette kitaptan hemen sipariş vermiş, ama kapakta yazarın ve kitabın adının silinmesini istemiştir. Tehlikeli İlişkiler’in entrikalarla dolu öyküsü iki karakterinin, Markiz ile Vikont’un kutsal olmayan ittifakı üzerine kurulmuştur. Alttan alta işlenen erkek egemen toplumun kadını köleleştirdiği savı anında bir skandal yaratmıştır. 1903’te Baudelaire’in kitaba dair notları yayımlanınca kitap “buzun yakabildiği gibi yakmaya” başladı. Gerçeküstücüler Laclos’un şahsında yeni bir Sade bulduklarını düşündüler; Malraux’ya göre ise Tehlikeli İlişkiler “iradenin erotikleştirilmesiydi.” Virginia Woolf ve Aldous Huxley İngiliz edebiyatseverler adına kitabı yere göğe koyamadılar. Freud insan ruhunun bitimsiz uçurumlardan oluştuğunu gösterdikten sonra ise kitap artık bir klasikti. Kim bilir, Laclos’un Türkiye’ye askeri ataşe olma isteği gerçekleşseydi belki de ikinci bir roman daha yazardı.
Savaş Üzerine – Carl von Clausewitz
Savaş Üzerine, 1831 senesinde basılmış ve pek çok dile çevrilmiştir. Günümüzde hâlâ tartışılan savaş kavramına dair yazılmış en etkili kitaplardan biridir. Hayatı savaş meydanlarında ve askeri akademilerde geçen Prusyalı General Carl von Clausewitz savaşın siyasal ve bilimsel yönlerini inceler. Clausewitz’in savaş hakkındaki fikirleri ve stratejileri Karl Marx, Helmuth Karl Bernhard von Moltke, ve Mao Zedong gibi farklı siyasal ve sosyal görüşlerden liderler, askerler, siyasetçiler, düşünce adamları tarafından benimsenmiştir. Fransız Devrimi ve Napoléon Savaşları sonrasında değişen savaş koşullarını gören Clausewitz, savaşı politikanın başka araçlarla devamı olarak görmüştür.