YaşamKültür-Sanatİnsan, aslında kocaman bir projenin uygulayıcısı mı?

İnsan, aslında kocaman bir projenin uygulayıcısı mı?

- R E K L A M -

İnsan, aslında kocaman bir projenin uygulayıcısı mı?

Yazar Ece Ergönenç’in kaleme aldığı İçimizdeki adlı kitabı, ”İnsanlık tarihinin sadece bize izin verilen kadarını bildiğimizi hiç düşündünüz mü? Tarihe ve insanın evrimine dair yeni bulgular ortaya çıktıkça kandırıldığınızı hissettiğiniz oldu mu? Gerçek nedir? Bildiğiniz her şeyi temellerinden sarsmaya hazır mısınız?” sorularını soruyor. Sonra da ”İnsan; kimine göre bütün evrenin yaratılışının sebebi, kimine göre yaşamda bir misyonu olan bir tür, kimine göre ise yalnızca doğanın bir parçası olan bir organizma… Peki, ya gerçek bunlardan hiçbiri değilse?” diyerek sizi bir girdaba sokuyor. Yazar Ece Ergönenç ile kitabıyla ilgili kısa bir sohbet yaptık çok da memnun kaldık!  

– Bilimkurgu son yıllarda yükselişe geçmiş bir tür olarak öne çıkıyor. Siz nasıl karar verdiniz bu türde bir kitap yazmaya?
Bilimkurgu, bilimsel olabilirliklere ve gerçeklere dayalıdır. Kitap birçok insan için fantastik öğeler içeriyor olsa da anlatmak istediklerimi okura aktarabilmem için bunları kullanmam gerekiyordu. Kitapta yazdığım farklı genlerin, farklı bilinç düzeylerini yansıtması okuyuculara çok daha yabancı gelmeyecektir ve bilgiyi kolayca içselleştireceklerdir.

Kitap çoğunlukla yer altında geçiyor, burada biraz da iç dünyamıza gönderme yapmak istedim. İç dünyamızın çalkantısını, bilgileri ve dış dünyadan bilincimize akan binlerce veri arasında yaşadığımız kaosu, doğru bildiğimiz yalanları, insanın nasıl rahatça kontrol edildiği gibi kavramları kendi içimde tam da gördüğüm şekliyle anlatmaya çalıştım. Bilimkurgu tür olarak benim yapmak istediğim her şeye harika bir zemin yaratıyor. Bundan sonra da bilimkurgu olarak devam edeceğim. Bu da benim insanı algılama şeklim.

– “İçimdeki” çok katmanlı ve çok farklı zamanlarda/mekânlarda geçen bir kurguya sahip. Hangi konularda araştırmalar yaptınız? Ne kadar sürdü bu kitabı yazmanız?
Kitap için iki yıldan fazla süre araştırma yaptım, bu sırada yazmaya da devam ettim. Yazmaya başladığımda beni bekleyen son hakkında bir fikrim yoktu. Kitap kendini üretti ve yolunu kendi çizdi. Buna da saygı duyuyorum. Anlatmak istediğini zamanla kavradım. Sürekli aksiyon içimi daraltan bir anlatım olduğu için kitap da kaos ve düzen döngüsü içinde ilerliyor. İşlediğim konu, son tufandan günümüze taşınan bir sırrı ifşa ediyor. Tarihte önemli noktalara bazı geziler yapıyoruz içinde. İçerdiği bilgiler tarihin bize sundukları olsa da, ben kendi olasılıklarımı ve yorumumu ekleyerek işledim. Çünkü yazılı tarihe bir yere kadar inanıyorum.

Bilimkurgu farklı bakış açıları kazandırmak açısından çok önemli bir tür diye düşünüyorum. Siz de kitabınızda insanlığa, tarihe, gerçekliğe başka açıdan bakıyorsunuz. Kitabınızı siz nasıl tarif edersiniz?
Toplumda gözlemlediğim gerçekleri belki abartarak ya da dışarıdan bir gözün dilinden anlatmak istedim. Bilimkurgunun bana sunduğu en büyük şans da bu. Dünya, insanlığı yükselten, ilerleten insanlar doğurmuş bünyesinden. Bu insanları, yeni bir etabın başlatıcıları ya da öncüleri gibi düşünebiliriz. Atılımları, halklarda bilinç sıçraması yapmış, saplandıkları bataktan çıkarmış, yeni vizyonlar yaratmış. Tarih bu insanların bazılarına yer vermiş, yüceltmiş olsa da, tüme bakınca şunu çıkarıyoruz: Bir el müdahalede bulunmuş.

Şu an yaşadığımız sistemin insanı hipnoz eden, kontrol eden, sürüden ayrılırsa yok olacağına inandıran bir düzlemi var. Aynı tip fabrikasyon insan üretimine toplum düzeni, eğitim, aile de hizmet ediyor. Topluma eleman olarak yetişiyoruz. Bunda hiçbir insani duygu yok. Sınırları çizilmiş bir halkanın dışına çıkanlar ise sürü tarafından ya dışlanıyor ya da sürü dışına atılarak yok olması bekleniyor. İnsanın buna dur diyeceği, kendi farklılığının aslında zenginliği olduğunu anlayacağı günün yaklaşmakta olduğunu düşünüyorum. İşte toplumda öncüler olarak bir çağı başlatanların artık birer birer gelmediği, birçoklarının bu fabrikayı durdurmak için emek vereceğini anlatıyor kitap. Ve bu aykırılık sayılan eylemlerini yaparlarken hissettikleri yalnızlığa ‘’Asla yalnız bırakılmadın’’ diyorum.

İnsanlığın kendini doğanın/evrenin bir parçası değil de sahibi gibi gördüğü bir zamanda yaşıyoruz. Sizce de böyle mi? Bu durum nasıl değişir? Kitabınızda aslında bu konuda da bir mesaj veriyorsunuz…

İnsan kendini doğanın, dünyanın, doğurduğu evladın, eşinin ve hatta dostunun bile sahibi olarak görürken yanlış bir eylemde bulunuyor. Zarar veriyor. Kontrol etme güdüsü sevgiye dayalı değil, hükmetmeye dayalı. Sahiplenmek, korumak demektir. Bu, yönetmek, yönetemediğinde yok etmek demek olmamalı. Korku ile hareket ediyor insan. Bu korkusunu bastırabilmek için hükmettiği her varlığa kendi bilinç düzeyinden sesleniyor. Oysa gerçek bir bilinç varlığa saygıyı, onu özgür bırakmayı, canın değerini ve yaşamın biricik ruhu olduğunu anlar. Bu sevgidir. Bizler, sevginin ne olduğunu bilmeyen varlıklarız. Bunu da daha önceden bahsettiğim toplum hipnozundan ayılarak yapabiliriz. Düşünce üretmek yerine halihazırda kabul görmüş olgularla yaşamı devam ettiriyoruz ki ben buna gerçek bir yaşam diyemiyorum. Kopya bir ömür olabilir. Sorgulamak ve bu sorgu ile bireysel amacımızı fark etmek zorundayız. Ancak böyle sıyrılabiliriz bizi saran buluttan. Ben kitaba umudumu yansıttım. Bu farkındalığa ulaşmış binlerce insan, evrensel adaleti içinde hissediyor. Ve umudum üretmeyen, yok eden insan türünün mutlak bir son gelmeden bunu anlayabilmesi. Çünkü yok edeceğimiz tek şey insanlık.

Ece Ergönenç kimdir?  
1982 yılında İzmir’de dünyaya geldi. İlk, orta ve lise eğitimimi İzmir Türk Koleji’nde tamamladıktan sonra Bilkent Üniversitesi Mütercim-Tercümanlık’a devam etti. Sorbonne Üniversitesi’nde Ekonomi&Psikoloji’ye devam etti. İstanbul’da kısa süre dergi editörlüğü yaptıktan sonra yolu bu sefer İran’a düştü. İran’da yaşadığı sekiz sene boyunca farklı ezoterik sistemlere ve ruhsal konulara eğildi. İyi derecede Fransızca ve İngilizce, orta derecede Farsça bilmektedir. 2000 yılından beri çeşitli kurslara ve eğitimlere katılarak bilinçaltı ve ruhsal gelişim üzerine çalıştı. 2014 yılında Türkiye’ye dönerek çalışmalarına devam etti. Çeşitli seminerler ve eğitimler vererek hem eğitimlerine hem de çalışmalarına devam etmektedir. İki oğluyla birlikte İzmir’de yaşamaktadır.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

Son Dakika

Şinasi Yurtsever hayatını kaybetti

İşler Güçler ve Kardeş Payı gibi yapımlarda rol alan Şinasi Yurtsever 51 yaşında hayatını kaybetti. Bir süredir Mide kanseriyle...

Domuz kalbi nakledilen ikinci hasta da hayatını kaybetti

20 Eylül gününde genetiği değiştirilmiş domuz kalbi nakledilen Amerikalı Lawrence Faucette, 40 gün sonra hayatını kaybetti.

Turistik Doğu Ekspresi’nin biletleri 6 bin ila 12 bin 500 lira olarak açıklandı

Turistik Doğu Ekspresi biletleri satışa çıkarıldı. 11 Aralık gününde başlayacak olan seferlerin fiyatı bu yıl 6 ila 12 bin 500 lira olarak belirlendi
- R E K L A M -

İlginizi Çekebilir

Şinasi Yurtsever hayatını kaybetti

İşler Güçler ve Kardeş Payı gibi yapımlarda rol alan Şinasi Yurtsever 51 yaşında hayatını kaybetti. Bir süredir Mide kanseriyle...

Çocuğa söz dinletecek 3 yaklaşım

Çocuğuna laf dinletemeyen, defalarca aynı şeyi söylemesine rağmen istediği sonucu alamayan ebeveynler için Çocuk Gelişim Uzmanı ve Uzman Psikolog...

Eren Düzenli, İzmir Devlet Senfoni Orkestrası ile birlikte çalacak

50'nci sanat sezonunda birbirinden değerli şef, solist ve müzisyeni sahnesinde ağırlayan İzmir Devlet Senfoni Orkestrası, 15 Kasım Cuma, saat 20.00’da şef Christoph Mathias...

“Yarışı önde götürdüğüm için saldırıyorlar”

İstanbul Barosu Başkan adayı Ali Gürbüz,  sosyal medya hesabı üzerinden kendisi hakkında çıkan iddialara ilişkin açıklama yaptı. Sosyal medya...
- Advertisement -spot_imgspot_img

Çok Okunanlar

Devrim Muhafızları Komutanı: Tüm sorumluluk bizde

İran Devrim Muhafızları Komutanı Emir Ali Hacızade, Ukrayna uçağının 'seyir füzesi sanıldığı için vurulduğu' yönünde açıklamada bulundu. Hacızade Ukrayna uçağının düşürülmesiyle ilgili olarak da yaptığı açıklamasında, 'Devrim Muhafızları'nın tam sorumluluk aldığını' da sözlerine ekledi.

Alamos Gold'un yerli iştiraki: Hiçbir yere gitmiyoruz

Tarım ve Orman Bakanlığı’nın bölgede altın çıkarma ruhsatının uzatılmaması gerekçesi ile Kaz Dağları’ndaki iznini iptal ettiği Kanadalı Alamos Gold şirketinin Türkiye'deki iştiraki olan Doğu Biga Madencilik’in genel müdürü Ahmet Şentürk 60 yıllık ruhsat hakları olduğuna dikkatleri çekerek, “Kaz Dağları’ndan hiçbir yere gitmiyoruz” dedi.
- Advertisement -spot_imgspot_img

Bunlar da ilginizi çekebilir
Sizin için seçtiklerimiz