Geçtiğimiz günlerde yaşamını yitiren Hasan Saltık’a rahmet dileyen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Hasan Saltık hayatını kaybetti. Anadolu’nun kayıp müzikleri derledi ve bizim müzik kültürümüzün korunması açısından Kültür Bakanlığımızın yapamadığını, Hasan Saltık yaptı. Ona da Allah’tan rahmet diliyoruz. Bütün müzik dünyasının başı sağ olsun” dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından satır başları:
Türkiye’yi bu bataklıktan biz çıkaracağız, herkes bundan emin olsun. Hangi partiden olursa olsun, her partinin seçmeni gözünü bize dikmiş durumda. Türkiye’yi bu bataktan nasıl çıkaracaklar diye. Çıkaracağız. Farklı siyasi görüşlerden olan insanlar bir araya gelerek konuşabilmeli bizim topraklarımızda. Düşmanlık olmamalı. Bu bataktan Türkiye’yi çıkaracağız.
“Çiftçilerin sorunu var”
Çiftçilerin sorunu var. 100 liraya kadar kuraklık nedeniyle teşvik parası ödenecek. Bir çiftçi şunu söyledi, “Kuru tarımda, buğday üretimi yapan birisi dekara 40 ila 60 kg arasında gübre atmak zorundadır. Verilen destek gübre parasını bile karşılamamaktadır” dedi. Faizlerin ertelenmesini istiyorlar. Desteklemelerden yüzde 4 kesinti yapılıyor bunlar yapılmasın diyorlar. Özellikle yem çok pahalı diye ifade ediyorlar.
“Üniversite rektörü bilime, bilim insanına düşman olur mu?”
Demokrasiden, üniversitelerden, üniversitelerin özerkliğinden söz ediyoruz. Üniversitelerin önündeki siyasi barajı kaldırmamız gerekiyor diye defalarca söyledik. Boğaziçi’ne kayyum rektör atadılar. “100 gün içinde her şey çözülür” dedi. E çözülmüyor. Bulu’ya söylüyorum. Sen o üniversiteye bırak rektör olmayı, o üniversitede ders verecek kapasiteye sahip değilsin. Sen de onur varsa istifa et. Hocaların görevine son veriyor, bundan sonra siz ders vermeyeceksiniz diye. Üniversite rektörü bilime, bilim insanına düşman olur mu?
“Parti kapatmaya yönelik her eylemi doğru bulmuyoruz”
Bu ülkeye kendi özgür iradesiyle çok partili hayatı getiren CHP’dir. Dünyada başka örneği yoktur. Demokrasinin olduğu ülkelerde büyüme hızlanır, insanlar kucaklaşır, düşüncüler özgürce ifade edilir. Demokrasinin vazgeçilmez unsurları siyasi partilerdir demiş anayasa. Dolayısıyla, siyasi partiler sahneye çıkarlar, vatandaşa giderler, seçim bildirgelerini hazırlarlar, vatandaştan oy isterler. Vatandaş arzu ettiği partiye oy verir. Milli irade oluşur, parlamentoda 600 milletvekili halkın oylarıyla seçilir ve buraya gelir. Demokrasinin savunulması gerektiği bir ortamda siz bir partiyi kapatamazsınız. Şiddet, baskı uyguluyorsa eyvallah. Partinin yöneticileri ellerine silah alıp geziyorlarsa eyvallah. Zaten savcı harekete geçer ama savcı siyasi otoritenin talimatı ile harekete geçiyorsa orada siyasi irade yok demektir.
Kaç tane parti kapatıldı? Hangi sonuç elde edildi? Düşünceyi ifadeden korkmayacaksınız. Bunu yaptığınız zaman demokrasiyi gerçek anlamda getirmiş olursunuz. Eğer siz, siyasi partileri düşman olarak görüp, küçük ortağın büyük ortağı esir aldığı bir ortamda talimat verip bunu yapacaksın diye harekete geçiyorsa burada demokrasi yoktur.
Parti kapatmaya yönelik her eylemi doğru bulmuyoruz. Partilerin seçime katılmasına yönelik hiçbir eylemi doğru bulmuyoruz. Vatandaş gider oyunu kullanır. Demokrasi aynı zamanda adaletin kökleştiği rejim demektir.
Milli iradeye duyduğum saygı sadece HDP için değil. ABB Başkanını zorla istifa ettirdiklerinde çıkıp onun hakkını savundum. Bursa ve Balıkesir belediye başkanları zorla istifa ettirildiğinde, onların da hakkını savundum. Bana göre haksızlıklar karşısında susan dilsiz şeytandır. İnancım gereği mazlumun kimliği sorulmaz.
“Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir hukuk devleti olmaktan çıkmıştır”
İktidar kendisini kurtarmak istiyor. Gündemi saptırmak istiyor. Gırtlağına kadar lağım çukurunda olan bir siyasi iktidarın Türkiye’ye yararı olamaz. Ben lağım borusu patladı dedim meğer çukurun içinde bunlar. Koku bütün Türkiye’yi, dünyayı sardı Saray hissetmiyor. Lağım orada çünkü. Türkiye’yi temelden sarsan bir sürü açıklama var, Saraydan tek açıklama yok. AK Partili, MHP’li kardeşlerime sesleniyorum. Bu lağım çukuru bu kadar kokuyu dünyaya yaymışken neden kimse konuşmuyor? Neden savcılar harekete geçmiyor? Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir kabile devleti mi oldu nerede bu savcılar? Ben konuşunca 24 saat geçmeden harekete geçiriyorlar, lağım basmış, yolsuzluklar diz boyu bir Allah’ın kulu kalem oynatmıyor, oynatamıyor. Sonra da bize demokrasi var diyorlar sen onu benim külahıma anlat. Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir hukuk devleti olmaktan çıkmıştır.
“Gidip mafya bozuntusunun önünde el pençe durmadılar mı?”
Yeraltı dünyasının önemli bir aktörü açıklamalarda bulunuyor. Gazeteler, televizyonlar tartışıyor. Tık yok iktidar sahibinden. Niye yok? Sen her konuda konuşuyordun. ‘Dış güçlerin oyunu bu’ diye millete satıyorlar. 19 yıldır sen iktidarda değil miydin? 19 yılın sonunda Türkiye’yi dış güçlerin oyuncağı eline sen getirmedin mi? Gerekçe bile bulamıyorlar. İstifa diye bir müessese var. Onurlu insanlar için… Devletin hazinesini mafya ile el ele olacaksın, tezgahı kuracaksın, belli yerlere çökeceksin, rantını alacaksın. 21. yüzyılın Türkiye’sinin geldiği nokta bu. İktidar sahipleri ile mafya ortak devleti yönetiyorlar. Cumhur İttifakı’nın üçüncü ortağı mafyadır. Mafya bozuntuları için özel kanun çıkartmadılar mı? Gidip mafya bozuntusunun önünde el pençe durmadılar mı? İçişleri Bakanı açıkça sarayı tehdit ediyor, 17-25’den söz ediyor, para kasalarından söz ediyor. Bir siyasi ayda 10 bin dolar para alıyor diyor. Tık yok. Kim bu?