CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından satır başları:
*CHP, sadece Türkiye’nin değil, dünyanın en köklü siyasal partilerinden birisidir. Sorunları çözme iddiasında olan siyaset kurumunun ülkenin sorunlarını bilmesi, çözüm üretmesi lazım.
*AK Parti ciddi iddialarla iktidar oldu. 17 yılda arzu ettikleri her kanunu çıkardılar, istedikleri bürokratları istedikleri yerlere atadılar.
*Yargıya da müdahale ettiler. Yargı siyaseti otoritenin yan kuruluşu haline dönüştü.
*Tek adam oturdu ve bütün kararları alma konusunda kendisini yetkilendirdi. Bu sürece baktığımızda 17 yıllık bir iktidarın Türkiye’nin hiçbir temel sorununa çözüm üretmediğini görüyoruz.
*Bunları niçin yaptılar? Ekonomiyi geliştireceğiz, kişi başı gelir artıracağız dediler. Bir süre sonra kendiler şikayet etmeye başladılar.
*Ne dediler başbakanlığını kaldırmaya kalktılar. Arkasından da tek parti gündeme geldi, tek adam iktidarı oldu.
“Mutfakta yangın var”
*Ekonomi de tam bir felakat var. Mutfakta yangın var. 17 tek yılda yöneteceksiniz Türkiye üretecek diyeceksiniz ve milyonlarca işsiz yaratacaksınız.
Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bir insanın işsizlik nedeniyle kendini yaktığı görülmemiştir. Ama biz de görüldü. Bunlar ise kendi içimizde yaşadıklarımız.
*Bizim ekonomimiz Londra’daki bir avuç tefeciye emanet. Cumhuriyet’in bütün eserleri sattılar.
*En büyük borçlanmalarını yaptılar. Tefecilere devlet eliyle 174 milyar 313 milyon dolar ödedik. 17 yıl sonra Borçlar Genel Müdürlüğünü kurmak zorunda kaldılar.
*17 yılda vergi istediler, cumhuriyetin bütün kazanımlarını sattılar, cumhuriyet tarihinin en büyük borçlanmalarını yaptılar.
*Dış borçlanmadan bahsediyorum. 7 yılda dışarıdaki tefecileri Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının devlet aracılığıyla ödediği faiz 174 milyar dolar.
*Eğitimde gelinen nokta tam bir felaket. 17 yılın sonunda başta AK Partili aileler olmak üzere çocuklarının eğitiminden şikayet eder hale geldiler.
*Özel okullarda patlama var çünkü devlet okullarına güven yok. Devlet okullarına olan güven temelden sarsıldı.
*Mısır, Suriye politikası, Libya politikası… Bunların hepsi büyük bir sorundur. Devlette büyükelçi olmanın sorumluluğunun önemli olduğunu sokaktaki vatandaş da verir.
Egemen Bağış’a yüklendi
*Ayakkabı kutusunda rüşvet alanların büyükelçi olarak tayin edildiği bir ülkede siz dış politikadan ne bekleyebilirsiniz?
*Rüşvet alan insanlar, nasıl olur da bir ülkeyi temsil etmek için yurt dışına gönderirler. Bunu da milletin vicdanına havale etmemiz gerekiyor.
*Dillendirilmesi dahi acı gerçek biliyorum ama bu atamayı yapanlar acaba utanıyor mu? Dış politikada bireysel çıkar peşinde koşan bir yapıyla karşı karşıyayız.
4 eleştiri
*Suriye ile görüşün dedik. Dinlemediler. Ama Rusya aldı Moskova’da aynı masaya oturttu. Ama bizi değil Putin’i dinlediler. Türkiye’nin itibari nerede? Putin’in talimatı ile masaya oturdun.
*Suriye konusunda bir uluslar arası konferans toplayın dedik. Buna da itiraz ettiler. Sonra Putin’in isteği üzerine Astana’ya gittiler.
*1998 Adana Mutabakatı’nın uygulayın dedik. Buna da karşı çıktılar. Putin söyledikten sonra gündemlerine aldılar.
*Libya konusunda dedik ki iki taraf olmayın. Barıştırıcı konumunda olun. BM’nin tanıdığı taraf ile görüşürüz dediler. Peki sonra ne oldu Putin aldı görüştürdü.
*Dış politikada daha dikkatli bir dil kullanmanız lazım. Emevi Camii’nde 24 saat içerisinde namaz kılacağız. 3 milyon Suriyeli Türkiye’ye geldi.
CHP hep itiraz ediyor diyorlar bana. Türkiye’de halkın ya da devletin lehine gelen bütün düzenlemelere CHP evet oyu vermiştir. İtiraz ettiğimiz konular elbetteki var.
*Ama bizim Anayasa Mahkemesi’ne giderek iptal ettirdiklerimiz de var. Sorunu ortaya koyarken arkasından çözümü de ortaya koymamız lazım.
*Sorun varsa biz arkasında çözümü koyuyoruz. Bakın taşeron işçilerin sorununu bir dile getirdik. Muhtar arkadaşlarımızın maaş alamamasını ilk biz dillendirdik.
*Erdoğan’ın belediyecilik toplantısında, ”40 yıllık siyasi hayatımızda ne de 18 yılda milletimize mahçup olacak hiçbir olayın içine girmedik.
*CHP gibi vatandaşı vaad yağmuruna tutup bunu unutan bir parti olmadık” 2019’da bütçeyi getirdiler, 80 miyar dolar açık olacak dediler.
*Yıl sonunda ne oldu açık 123 milyar dolar oldu. Büyüme oranı ile ilgili yüzde 2.3 büyüyecek dediler. sonra binde 5 büyüyecek. Hani sözünüzün arkasında duruyordunuz?
Ben Erdoğan’a 5 soru sormak isterim,
– 2010’da Kaddafi’nin elinden İnsan hakları ödülünü ve 250 bin dolar aldın. 10 yıldır bu parayı nereye harcadın diye soruyorum.
– Tarım Kanunu 21.madde ”Çiftçiye milli gelirin yüzde 1’i oranında destek verilir” Çiftçinin alması gereken para 177 milyar lira. Hani sözünün arkasında duran bir adamdın.
– 2019’da ‘Burası Türkiye burada işi var’, 2,5 milyon insana istihdam sağlayacağız dedi Albayrak. Erdoğan da diyor bunu. Nerede istihdam? Sözünün arkasında duran kim? Sözünün eri olan kim?
– Altay tankı seri üretim sözleşmesi anlaşma yapılıyor. Aynı gün ilk Altay tankı 18 ay sonra teslim edilecek deniliyor. 9 Kasım 2018’de. 18 ay geçti aradan ortada tank var mı?
– Tek adam parti seçiminden sonra 100 günlük hedeflerden biri şu, Ergene nehrinin su kalitesinin artırılması. Aradan 485 günden fazla geçti.