Yeni diziler…
Yeni diziler vesilesiyle eskilere bir bakış…
İki yeni dizi gösterime girdi geçen hafta: Kuzgun ve Vurgun…
Kuzgun, yıllar önce babasını ihbar ederek elde ettiği kara parayla bugün büyük bir şirkete sahip olan Rıfat’ın yanında iş bulmak için kızı Dila üzerinden bir oyun hazırlayan genç adamın ve daha 8 yaşındayken hayati bir seçim yaparak kendisini bir mafya grubuna veren annesi ile iki kardeşinin hikayesini anlatıyor.
İlk bölüm fena başlamadı, en sonunda Kuzgun’un oynadığı oyunu geriye dönüşlerle vermesi gayet başarılı bir kurgu numarasıydı, Barış Arduç, Burcu Biricik, Levent Ülgen ve sonraki bölümlerde daha geniş yer alacak olan Hatice Aslan, Caner Şahin, Ahsen Eroğlu, Settar Tanrıöğen ve Erdal Küçükkömürcü’den oluşan oyuncu kadrosu gayet iyiydi, velhasıl en azından sonraki bölümlere bir bakmaya değer görünüyordu.
Vurgun, on yıl önce küçük kardeşinin kundaklaması sonucu bir yangınla kaybettiği fabrikasının içinde kaldığı için bir hastanede tam 10 yıl boyunca derin bir komada uyuyan Kemal’in aniden uyandığında yokluğunu fırsat bilerek ailesine ve servetine konmuş olan yakın dostu Vedat’la onun komadan çıkmayacağı kesinleştiği için evlenmiş olan karısı Reyhan’ın küçük oğluna gerçeklerden hiç bahsetmediğini öğrendikten sonra yaşadıklarını anlatıyor.
Bu dizinin de ilk bölümü de fena başlamadı, hem hikayenin yavaş yavaş kurulması hem de seyirciden henüz saklanan olaylar gayet başarılı işledi, Erkan Petekkaya, Emre Kınay, Deniz Çakır, Begüm Birgören, Altan Erkekli, Aliye Uzunatağan, Cemal Toktaş, İnanç Korukçu ve Filiz Ahmet’ten oluşan oyuncu kadrosu gayet iyiydi, yani bu dizinin de sonraki bölümlerine bir bakmaya değer görünüyordu.
Peki bu aralar yayınlanan diziler arasında biraz merak biraz meslek icabı seyrettiğin diziler var mı diye soracak olursanız, elbet var:
Pazartesi akşamları Show TV’de Çukur’a elbette bakıyorum, saçmalıklarına aldırmamaya çalışırsanız o oyuncuları seyretmek keyif veriyor, ama hikaye hafiften “erkek” hikayesine kilitlenir gibi oldu, dur bakalım…
Salı akşamları atv’de Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz maalesef düpedüz “erkek” hikayesi şekline büründü ki bir diziyi terketmek için sebeptir, kaldı ki karşısında Fox’da Kadın gibi biraz ağır ilerleyen ama kendisine bağlayan bir dizi var, sonunu iyi görmüyorum…
Çarşamba akşamları TV8’de Jet Sosyete var, kaçırsanız da bir yerlerde yakalarsınız, çok tekrarı var, ama hem atv’de Kuzgun hem Fox’da Vurgun karşı karşıya geliyor ki, birini seç birini tekrara bırak yapılabilir onlara ancak…
Perşembe akşamları zevkle seyrettiğim Bizim Hikaye var Fox’da, kimi zaman zorlanıyor kimi zaman saçmalıyor ama yine de seyrediyorum, bu akşamın ikinci dizisi Çarpışma oldu tabii ki, onu da tekrarında yakalıyorum mutlaka…
Cuma akşamları Türk televizyonlarında dizi nasıl çekilir isimli bir ders verilse çalışma konusu olarak tek geçeceğim İstanbullu Gelin var Star’da, hem hikayesi, hem oyuncuları, hem yönetmenden dekoruna tüm kamera arkası çalışması parmak ısırtacak cinsten, seyretmesi gayet keyifli…
Cumartesi akşamları Star’da Erkenci Kuş var, ki hem saçma hem dağınık olmaya aldırış etmeden karakterleri komik durumlara soktuktan sonra orada umutsuzca debelenmelerini seyrettirerek eğlence vaat eden bir dizi, arada bir göz atıyorum doğrusu…
Pazar akşamları oyuncu kadrosuyla dikkat çeken ve fakat hikayesi bir türlü merak uyandırıcı olamayan ama en nihayet bu hafta tesadüfün bu kadarı denecek bir sürprizle biten Kardeş Çocukları var Star’da, dediğim gibi sorunları var, yine de bir bakılabilir, belki bundan sonra bağlayacak bir şeyler çıkar…
Velhasıl, benim naçizane seyrettiğim diziler böyle, kaçırmadan takip ettiğim İstanbullu Gelin ve herşeye rağmen Bizim Hikaye, gerisine bakıyorum, belki onlar gibi sevdiklerim olur ilerde, kimbilir…