HaberlerTUVALDEN SETLERE

TUVALDEN SETLERE

- R E K L A M -

TUVALDEN SETLERE


Değişik bir gözle izlediğimiz dönem dizileri için kurulan setler çoğu insanı sanki zaman makinesiyle o ana götürüyor ancak pek çok kişinin inanamadığı detayların ardında usta parmakların sahipleri var. Bunlardan biri de ressam ve sanat yönetmeni Derya Uzun. 1986 yılında Trabzon’da doğan sanatçı memleketinin okulu Karadeniz Teknik Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde resim ve grafik eğitimi alır. Sonrasında ise sanat tarihi yüksek lisansı ve doktorası için Konya Selçuk Üniversitesi’nin yolunu tutar. Ancak, akademik hayatın kendisini pek cezbetmediğinin farkına varan genç sanatçı 2010 yılında İstanbul’a yerleşir ve kendi atölyesinde sanat üretimine başlar. Muhteşem Yüzyıl için çizdiği setler ve dekorlar ile tuvallerden setlere uzanan sanatçının iki boyutulu çizimlerini Kuruluş Osman, Uyanış Büyük Selçuklu, Alparslan Büyük Selçuklu ve Hay Sultan gibi yapımlarda izlemiş olmak ise ayrı bir sihir. Biz de Derya Uzun’un sanat yolculuğunu kendi ağzından dinlemeke istedik, buyurmaz mısınız?

Röportaj: Ezgi Sandıkçı

Sanat yolculuğunuz nasıl başladı? 
Sanıyorum elimle kalem tutabildiğim yaşlardan itibaren resme olan sevgimi keşfetmiş oldum. Küçüklüğümüzde “Büyüdüğünde ne olacaksın” diye sorarlardı çocuklara; ben ‘’resim çizicem, sergi açıcam’’ dediğim zamanları hatırlıyorum. Anaokulundayken herkes verilen konularla ilgili resim çizerken ben olduğum ortamı arkadaşlarımı, çay bahçesinde oturan insanları, Trabzon’da doğup büyümüş bir çocuk olarak yazın fındık toplayanları bağ bahçe işlerinde çalışanları çizmeyi, kendi hayal dünyamı resmetmeyi daha çok severdim. Bu ilkokulda okuduğum kitapları resimlemeye başlamamla devam etti. İlk çizdiğim şey büyük bir ağaçtı ve dallarında birçok figür vardı, küçük olduğum için çizdiğim anı hatırlamasam da, babamın sakladığı resim şu an atölyemin duvarında asılı duruyor. Ben küçüklüğümden beri bil­diğimi, tanıdığımı, kendime ait olanı üretmeyi sevdim diyebilirim.

Hangi sanatçı veya sanat akımları sizde etki bırakmıştır?
Belli bir akım içinde olduğumu düşünmüyorum. Çünkü çok fazla teknik ve yöntemle resim yapıyorum. Daha denemek üretmek istediğim birçok çalışma var sonu olmayan bir yolculuk. Kendimi içinde rahat hissettiğim alan, soyut ve geleneksel sanat diyebilirim birbirinden ayrı olsalar da geleneksel sanatın gerçekçi öğelerini soyutlama ve soyut sanatın desen, renk ve dokusal unsurlarını bir araya getirmeyi seviyorum. Çizgi renk yaratım dünyalarından ilham aldığım sanatçılar ise; Salvador Dali, Mahmoud Farshchian, Robert Rauschenberg, Francis Picabia, Settar Behlulzade, Rasim Babayev, Wessel Huisman diyebilirim.

Bir savaş sahnesi (Kağıt üzerine yağlı boya)

”SANATÇIYIM DİYEMİYORUM”

Ressam olarak yaratıcı süreçlerinizde ilham aldığınız konu veya kaynaklar nelerdir? Bu konuları seçmenizin ardındaki nedenler nelerdir?
Ressam olarak yaratıcı süreçlerinizde ilham alabileceğiniz birçok konu ve kaynak bulunmakta aslında, bulunduğum ortamın kültürü, insanları, sohbetleri, havası, sıradan günlük yaşam sahneleri, insanların etkileşimleri, sokaklardaki atmosfer ve daha bir sürü şey insanın hayallerini ve düşüncelerini şekillendiriyor elbette. Doğanın güzellikleri, renkleri, desenleri ve formları, eski ve çağdaş sanat eserleri, ünlü ressamların yapıtları ve farklı sanat akımları, kendi yaşadığınız deneyimler, duygular ve düşünceler, size özgün ve kişisel bir resim dilinin gelişmesinde en büyük etken bence. Sahaflarda yığılı duran eski fotoğraflar çok ilgimi çeker, o yaşanmışlıklar üzerine hayal kurmayı severim. Çok sık rüya gören biri olmamakla birlikte gördüğüm rüyalarda fantastik bir dünyanın içinden çıkarım her seferinde. Bütün bunlar soyutlama ve deneysellikle yaratıcılığıma farklı açılımlar getirmekte her seferinde kendimi başka şeyler denerken bulmama vesile oluyor diyebilirim. Kendi özgün çalışmalarımda belli bir konu seçerek ilerlemiyorum aslında belki de bunun bende üretim safhasında tıkanıklık yaratacağından kaynaklı endişe duymamdan da kaynaklanabilir, bir şeyler karalarken birden kendimi onu hayata geçirirken buluyorum. Genelde çalışmalarımın ön eskizlerinin olmamasının sebebi bu sanırım, bu hiperaktiflik beni mutlu ediyor. Kendime sanatçı bir hitapta hiç bulunamadım, sanırım sanatçıyım demek benim için çok zor bir kavram. Bunun sebebi yaşadığım tatmin duygusunda bir doyumsuzluk olması, yeni teknikler keşfetme arzusu, farklı sanatsal ifade biçimleri aslında adeta hayal gücünün sonsuz bir denizinde yolculuk yapmak gibi bir şey, hiç şikâyetçi değilim. Ben olarak ürettiğim iş­lerin tanımlamaları, sınıflandırılmaları, yar­gılanmaları benim yolumu ve dilimi belirle­mede dikkate aldığım şeyler değil. Ben bil­diğimi, tanıdığımı, kendime ait olanı üretmeyi seviyorum.

Derya Uzun

Üretirken hangi teknikleri ve malzemeleri kullanıyorsunuz?
Ben kendimi bildim bileli karakalem resim tekniğini hiç sevemedim sanırım ya da kendi dilime hiç yakın hissetmedim diyebilirim. Güzel Sanatlar Fakültesi Resim ve Grafik Ana Sanat Dalı ayrıca Seramik Bölümü mezunuyum, aynı anda iki bölüm okumak gibi bir cesaret sergilediğim dönemlerim olmuştur.  Her ne kadar geleneksel çizer olsam da ve işlerimin bir kısmını çoğu zaman dijital çalışmamda gerekebiliyor. Ama boyalara, fırçalara, tuvale dokunmak benim için bambaşka bir haz. Kâğıt üzerinde resim yaparken suluboya ve ecoline birlikte kullanmayı çok seviyorum onun haricinde tuval üzerinde akrilik boya ve karışık teknik kullanmayı çok seviyorum. Resim yaparken malzemelerle kendimi sınırlandırmıyorum, farklı materyalleri, teknikleri ve yaklaşımları deneyerek yaratıcılığıma ve ifade biçimime daha fazla özgürlük tanımasına imkân sağlamak istiyorum aslında. Bu benim geleneksel araç ve yöntemlerin ötesine geçerek yeni ve deneysel yollarla çalışmamı bir nebze ifade ediyor diyebilirim.
Bazen kâğıt, tuval gibi geleneksel malzemelerin yanı sıra, mürekkep, kumaş, dergi sayfaları, karton, fotoğraflar, hatta dijital araçları kullanarak çalışmalarımı zenginleştirebiliyorum. Bununla birlikte, malzeme çeşitliliğinin ötesinde, soyutlama, kolaj, doku eklemeleri, transfer teknikleri ve diğer deneysel yöntemlerle de deneyler yapabiliyorum. Özetle diyebilirim ki, kendimi malzemelerle sınırlamamak, bana iç dünyamı ve yaratıcılığımı keşfetme fırsatı sunuyor ve bu şımarık doyumsuz özgürlük beni en çok besleyen ve sanatsal gelişimime katkıda bulunan en önemli unsur diyebilirim.

Tuvallerden film setlerine geçiş yapan bir sanatçısınız, ressamlığın yanı sıra sanat yönetmenisiniz, bu geçiş nasıl oldu? 
Yüksek lisans ve doktoranın ardından üniversitede bir akademisyen olma fikri beni çok heyecanlandıran bir konum değildi. Dünya tasarlamak o dünyayı kurmak bana olduğumdan daha çok şey katacağı inancında oldum hep ve öylede oldu. Bir işe her zaman en aşağıdan başlamanın kişiye çok yol kat ettirdiğini savunurum benim de sanat yönetmeni olmadan önce tırmandığım ve şu an iyi ki de tırmanmışım dediğim çok yol var. Ve bu sektöre işin en zoruyla dönem projesinde yer alarak başlamıştım, sorumluluk gerektiren ve heyecan verici bir konumdu benim için. Aslında en önemlisi içinde yer almak istediğim bu dünyayı seviyordum ve güzel sanatlardan mezun olduğum için bu işe direk dekor tasarım ve prop olarak başladım eşzamanlı olarak sanat asistanlığı yaptım. Tabi ki şuan ki konumuma gelmem zamanla bir şeyleri üst üste koyarak akışında ilerleyerek gelişti. Bir projede ressam kimliği olan bir sanat yönetmeni olarak çalışmak, o dünya ile sanatı birleştiren bir deneyim benim için ayrıca birçok beceri ve fikri birbirine aktarabiliyorum.

Muhteşem Yüzyıl – İstanbul’da bir sokak

Yer aldığınız projeler nelerdir?
Freelance dekor tasarım ve sanat işlerinde çalıştığım dönem ve günümüz birçok film ve dizi projesi oldu. Kadrolu olarak çalıştığım işler hep tarihi dizi ve film projeleriydi hala da bu alanda çalışmak öncelikli tercihim. Bunun sebepleri olarak; tarihi projelerin atmosferi günümüzden farklı bir duygusal bağ kurdurtmakla birlikte, sanat, dekor tasarım, kostüm tasarımı, geçmişteki sosyal ve politik olaylar, estetik açısından zenginliği, sizi araştırmaya sürükleyen eğiticiliği ve düşündürücü yanı vb. birçok etmen sayabilirim. Yer aldığım yakın zaman projelerden bahsedecek olursam; Kuruluş Osman, Uyanış Büyük Selçuklu, Alparslan Büyük Selçuklu, Hay Sultan diyebilirim. 

Uyanış Büyük Selçuklu – Rey şehri pazar alanı dekor kurulumu

İki boyuttan üç boyuta geçmek sizde nasıl bir duygu durumuna sebep oldu?
Yer aldığınız projenin dekor tasarımını yapmak için, projenin senaryosunu ve tarihi dönemi araştırmak bilmek işin en önemli basamağı. Döneme özgü referans görseller, belgeler, el yazma kaynaklar, yemek kültürü, bir halı parçası ya da bir sikke örneği bile size iyi bir yol haritası çizmenizde büyük kolaylık sağlar, bu safhada biraz doyumsuz olmak gerektiğini düşünüyorum. Tasarım süreci kâğıt üzerindeki taslak ve eskizlerle başlar ve genel bir görünüm elde edersiniz, ardından detaylandırma aşamaları dekorun daha gerçekçi bir şekilde hayata geçirilmesine yardımcı olur. Kısa bir şekilde noktalayacak olursam, bu kısımdan sonrası ekip çalışması gerektiriyor, tasarım tamamlandığında teknik çizimler yapılır ve dekorun üretim aşamasında kullanılacak ölçümler kesitler ve diğer detayları belirlenir ve inşaat başlar. Her biri kendi işinde usta olan birçok ekiple yola çıkıyorsunuz. Bu safhada heyecanlanıyorum ortaya çıkacak dünya o dünyanın içini dekore etmek için kullanılacak renkler, desenler, aksesuarlar insanı sabırsızlandırıyor. Aylar süren uzun bir çalışma serüvenin ardından kayıt denildiğinde o dünyanın içine insan faktörü, hayvanlar, eşyalar girdiğinde işte yaşayan bir dünya diyorsunuz ve bu dünya bende bağımlılığa sebep oluyor sanırım, harika tarifsiz bir his.

Kurtuluş Osman – Bizans Sarayı’ndaki heykel atölyesi

Bir proje için yaratıcı süreciniz nasıl işliyor? İlhamınızı somut bir tasarıma dönüştürürken ne tür bir planlama ve hazırlık yapıyorsunuz?
İlk olarak konu hakkında araştırma yapıp görsel referanslarla yola çıkıyorum. Bu süreçte her şey benim için yol gösterici bir unsur aslında; kitaplar, kostümler, yemek kültürü, hikâyeler, takılar, el yazmalar, tarihi yapı kalıntıları vb. Bir çalışma haritası oluştururken elde ettiğim tüm bilgilerle bir moodboard oluşturmak tasarım sürecine plan program doğrultusunda odaklanmamı sağlıyor. Ve tabi ki bu süreçte birlikte yol alacağınız ekipte çok önemli. Tasarlanan dekorun projedeki genel estetik ve atmosferle uyumlu olması ve inşaat açısından uygulanabilir olması gerekir. Kurgu ve hikâye uyumu olmalı, senaryodaki hikâyenin gerekliliklerine uygun dekor tasarımı yanı sıra, mobilya tasarımları ve aksesuar olarak karakterlerin kişiliklerini ve hikâye ilerlemesini destekleyen bir hazırlık sürecini oluşturmaya çalışıyoruz her seferinde. Tasarlanan dekorun ve sahnelerin işlevsel olması ve çekimler için uygun teknik imkânların sağlanmasının yanı sıra tasarım sürecinde bütçe ve zaman sınırlamalarını göz önünde bulundurmak, gerçekçi ve başarılı bir dekor ve sahne tasarımı için önemlidir.

Atölyede bir gün

Set tasarımı yaparken dikkate aldığınız en önemli unsurlar nelerdir? Atmosferi oluşturmak ve hikâyeye katkıda bulunmak için nelere öncelik verirsiniz?
Senaryoyu derinlemesine analiz etmek hikâyenin temel unsurlarını ve karakterlerin ruh halini anlamak, dekor tasarımında ve o projenin sanatını yaparken doğru atmosferi oluşturmanıza her zaman yardımcı olur. Bana göre hikâyenin karakterleri, mekânları, zaman dilimini ve duygusal tonunu kavramak tasarım sürecinin temelidir. Kullanılan dokular ve renk paleti projenin atmosferini etkiler, biz burada organik daha yaşanmışlığı olan bir dekor ortaya koymaya çalışırız. Dekor kurulumu hazırlığında kameranın açısı benim için önemli rol oynar, görsel planlama yaparken, karakterlerin mekânla nasıl etkileşime gireceğini, sahnelerde kullanılacak aksesuarların yeri, birbirleriyle olan bağlantıları, işlevselliği, senaryoya oyuncuya ne kadar hizmet ettiği, görüntü açısından iyi bir resim oluşturulmasına ne kadar imkân sağladığı gibi başlıklar öncelik verdiğim konular diyebilirim. Sahnenin doğru mekânda, uygun dekorasyon ve ışıklandırma ile planlanması, hikâyenin etkili bir şekilde anlatılmasını sağlar ve izleyiciye de bir o kadar güçlü bir görsel deneyim sunarsınız.

Ruh-u Revan (Tuval üzerine yağlı boya karışık teknik / 300×265)

‘AZ BÜTÇE, İYİ İŞ”

Peki en çok zorlayan ve üzen ne oluyor?
Türkiye’deki dizi-sinema sektöründe genellikle az bütçelerle en iyi işi çıkartmaya çalışıyoruz. Tasarım sürecinde bizim için bütçe ve zaman sınırlamalarını göz önünde bulundurmak, gerçekçi ve başarılı bir dekor tasarımı için önemli. Bazen mekân içinde çok uğraştığınız bir detay ya da bir aksesuar ekranda görünmeyebiliyor. İlk başlarda buna takılırdım bazen keşke görünseydi dediğim zamanlarda olmuştur ama zamanla bunu aştım ve esas olayın o olmadığı kanaatine vardım. Çünkü oradaki atmosfer herkesi havaya sokan bir şey. Yani görünmese de havaya sokuyor ve yardımcı oluyor. Her şeyin görünür kılınması gerekmiyor. Onu içselleştirip, hissettirebiliyorsam, o mekânı o anlamda yaşatabiliyorsam tamamdır benim için.

1600’lü yıllarda üretilmiş yelkenli savaş gemisi

Sette bir gününüz nasıl geçiyor?
Ben güne çok erken başlayan bir insanım hatta gün doğmadan başlıyorum diyebilirim. Çok uyku seven birisi olmadım hiçbir zaman, güne bir şeyleri tıkış tıkış sığdırmak zorunda kalmak beni yorar çok uykunun zaman kaybı olduğunu düşünürüm. Sabah mutlaka koşarım güne kendimi daha iyi hazırlıyorum. Sette bir günüm insanüstü performans sergilemek üzerine kurulu diyebilirim. Tarihi dönem projeleri günümüz hikâyelerine göre senaryosal ve insan gücü olarak daha ağır meşakkatli şartlara sahip. O günün çekim programına göre ekibi iyi organize etmek gerekiyor. İşimizi iyi yapabiliyor olmamızın en önemli sebebi işini iyi yapan bir ekiple bu yolu yürüyor oluşumuz. Sabah ilk iş dekor ve sanat olarak bir ön hazırlık programımız olur ve set saatinden çok önce çalışmaya başlarız. Ardından günün devamında call sheet yani program çizelgesinde hangi sahneler varsa onların kurulum ve sanat hazırlığını yapma süreci gün boyunca devam ediyor. Eş zamanlı olarak bir sonraki günün programının takibine başlıyoruz, marangoz ve prop ekibinin iş programları belirlenir, masaya her şeyi yatırıp iş sıralaması yaparız. Gün sonu bana kalan zamanı olabildiğince verimli değerlendirmeye çalışıyorum, çünkü sanat çoğu zaman yalnız kalmayı gerektiriyor bu setteyken benim için mümkün olmuyor ama bana arda kalan zamanda bu kalabalıktan ayrılma hissine ihtiyaç duyuyorum. Cesaret bazen seçtiklerimiz değil vazgeçtiklerimizdir denildiği gibi, bu yoğun süreçte vazgeçmek zorunda olduğumuz şeylerde oluyor elbet. Bunu mümkün kılmazsanız bir başka resme benzeyen resim yaparsınız, mevcut bir dekorun aynısını kurarsınız, başka bir yazıya benzer yazı yazarsınız, özel bir şeyler yapabilmek büyük disiplin ve kendi kendine sürekli sorular sormakla yol alıyor aslında buda benim işime yansıyor.

Selçuklu şehir meydanı dekor çizimi

Resim ve sanat yönetmenliği arasında hangi beceri ve fikirleri birbirine aktarıyorsunuz? 
Öncelikle görsel iletişim çok önemli, hem resim yapmak hem de sanat yönetmenliği, görsel dil kullanımı ve ifade becerisini gerektirir. İki alanda da estetik anlayış ve görsel hikâye anlatımı önemlidir. Her iki alanda da renk teorisi ve kompozisyon becerileri büyük öneme sahiptir. Resim yaparken kullanılan renkler ve kompozisyonlar, sanat yönetmenliğinde de estetik ve atmosfer yaratma sürecinde kullanılabilir çünkü duygusal ifade ve duygu aktarımı için güçlü bir platform sunar. Sanat yönetmenliğinde colour bilmek çok önemli, resim ile bu noktada harika bir uyum içindeler çünkü renklerin ve ışığın hikâyeyi nasıl etkilediğini anlamak ve bu unsurları kullanarak duygusal derinlik yaratırsınız. Her iki alan da yaratıcılık ve deneysellikle ilgili süreçleri içerir. Yeni fikirler keşfetmek, farklı tarzlara ve malzemelere açık olmak, her iki alanda da önemlidir. Yaptığım görsel araştırmaların ve paralelinde ürettiğim fikirlerimin, sanatsal ifade ve estetik anlayışımın gelişme sürecine katkısı büyük. Sanatçılar, resim yaparken edindikleri deneyim ve bakış açılarını sanat yönetmenliğinde de kullanarak yeni ve etkileyici tasarımlar oluşturabilirler.

Farklı disiplinlerde çalışmanın zorlukları var mıdır? 
Evet, farklı disiplinlerde çalışmanın bazı zorlukları elbet ki var. Her disiplin kendi özelliklerine, gereksinimlerine ve yöntemlerine sahiptir ve bu farklılıklar, çalışırken bazı zorluklarla karşılaşmanıza neden olabiliyor. Bu zorlukları aşmak uzmanlık ve derinlemesine bilgi gerektiriyor çünkü bir disiplin hakkında yeterli bilgiye sahip olmadan çalışmak, etkili sonuçlar elde etmeyi zorlaştırabiliyor. Farklı disiplinlerde çalışırken, yeni bir alana uyum sağlama ve mevcut bilgileri kullanma sürecinin zorlukları da var elbet bu durumda motivasyon ve özgüven gibi duygusal yönlerle başa çıkmak önemlidir. Benim için en ince çizgi zaman ve kaynakları etkili bir şekilde yönetmek, birden fazla alanda çalışmak, iş yükünü arttırdığı gibi dikkatimin bölünmesine neden olabiliyor. Bu durumda kendi yaratıcı sürecimi korumak zorunda kalıyorum çünkü her disiplinin kendi kuralları ve beklentileri oluyor ve bunlara uyum sağlamak, tasarım ve üretim sürecimi etkileyebiliyor. Diğer taraftan bahsettiğim birçok unsura rağmen, farklı alanlarda çalışmanın bana birçok fayda sağladığını da söyleyebilirim. Görsel estetiği, hikayeyi ve karakterleri en iyi şekilde desteklemek için bir çok farklı sorumluluk yükleniyorsunuz böylelikle hem yaratıcı vizyon hem de pratik şekilde işi koordine edebilmenin birleşimiyle projeye hayat vermiş oluyorsunuz.  Yeni bakış açıları kazanmak, becerileri birleştirmek ve yaratıcılığımı genişletmek gibi avantajlar, esneklik, öğrenmeye açıklık ve sürekli gelişime odaklanma başarımı arttıran başlıca unsurlar.

Sanat yönetmeni olarak işinizin en güzel ve zor kısmı hangileri?
Sanat yönetmeni olarak işimin en güzel yanı hayal ettiğim dünyanın somutlaşması, kâğıt üzerinde çizdiğim dekorun boyut kazanması ardından içine giren insan faktörü o sahne trafiğiyle bambaşka bir görsel şölene ulaştığını görmek diyebilirim. Tabi ki bu soruyu evrensel bir norm olarak değil kendi yaşanmışlıklarım doğrultusunda cevaplamaya çalışıyorum. Senaryodaki hikâyenin ana fikrini, hangi temanın öne çıkarılabileceği konusunda beyin fırtınası yapmak bir nevi hikâyede kendimi görebildiğim zaman projede var olabiliyorum. Yönetmen ve proje tasarımcısı ile hayallerimizi ortak bir yerde buluşturmakta çok önemli. Senaryoyu dramaturjik açıdan çözümleyemezseniz bahsi geçmeyen detayları yakalamakta zorlanırsınız ki en önemli detaylarda onlardır. Dizi ya da film çekim süreci oldukça meşakkatli bir zaman diliminde gerçekleşmekle beraber birçok unsura da bağlı. O kadar çok öğe var ki hepsini önceden planlayabilmek için öncelikle çok uzun bir hazırlık süresi olması, senaryonun çekileceği tüm mekânların önceden belirlenmiş, mekânlarla ilgili çizimlerin, tasarımların düşünülüp sunumu hazırlanmış ve bunların yönetmen, görüntü yönetmeni ve yapımcı  ile konuşulmuş, bütçede anlaşılmış vb. onlarca şeyin halledilmesi gerekiyor. Tüm saydıklarım olmuş olsa dahi çekim sürecinde değişmek zorunda olan birçok unsur nedeniyle de önceden verilmiş kararlar, konuşulanlar geçerliliğini yitirebiliyor. Mekânı çekim öncesinde dekor ve aksesuar olarak hazırlarız, bir bakarsınız ki açıda değişiklik istenilir ve bir günden fazla kurmak için çalıştığınız mekânı iki saatte değiştirmek zorunda kalırsınız. Hava şartları her zaman günlük güneşlik olmuyor maalesef yağmur, kar altında çalıştığımız zamanlar çoğunlukta buda iş yükümüzü daha da ağırlaştırıyor. Türkiye’de bu sektörde kat edilmesi gereken uzun bir yol olduğunu düşünüyorum. Yurt dışında sanat yönetmeni olmanın avantajları, genellikle daha büyük bütçeli prodüksiyonlara ve uluslararası çapta tanınırlığa erişim olabiliyor. Türkiye’de ise, daha sınırlı bütçeler ve zaman söz konusu, buda görsel konsepti bütçe sınırlamaları içinde hayata geçirmek için stratejiler geliştirmeyi ve gereksinimleri yönetmeyi gerektiriyor.

En keyif alarak çalıştığınız proje hangisi oldu?
Çok ayrım yapabileceğim bir proje yok aslında, yer aldığım her işi severek yaptım ve yapmaya devam ediyorum. Her hikâyenin enerjisi, kokusu, tadı farklı ve her birinde bambaşka dünyaların havayı soluyorum.

Farklı disiplinlerde çalışmak size sanatsal ifade ve ifade özgürlüğü açısından nasıl bir çeşitlilik sunuyor?
Büyük bir çeşitlilik sağlıyor diyebilirim şöyle ki; kendi adıma farklı görsel diller, estetik anlayışlar ve teknik becerileri keşfetme fırsatı veriyor. Bu durum yaratıcılığımı genişletmesi ile birlikte daha zengin ve çok yönlü projelerde üretmemi sağlıyor. Ayrıca çeşitli disiplinler arasında geçiş yapmak, kişiye farklı kültürler, konular ve estetik yaklaşımlarla temas etme fırsatı verir. Buda perspektiflerini geliştirmekle birlikte daha kapsayıcı, çeşitlilik odaklı projeler ortaya çıkartmalarına yardımcı olur. Farklı disiplinlerde çalışmak bana daha fazla ifade özgürlüğü sağlıyor. Her disiplin, farklı teknikler, malzemeler ve görsel dillerle çalışmayı gerektirir. Buda bana daha geniş bir araç kutusu sunuyor ve ifade biçimimi seçme konusunda daha esnek olmamı sağlıyor. Bu deneyimler benim perspektifimi genişletirken hem ressam hem sanat yönetmeni olarak yaratıcılığımı daha özgün ve çeşitli eserler üretmek, başka dünyalar tasarlamak için kullanmama olanak tanıyor.

Kişisel sanat deneyiminizi geliştirmek adına kendinizi nasıl beslersiniz?
Doğanın güzellikleri, renkleri, desenleri ve formları benim için büyük bir ilham kaynağı aslında. Eski ve çağdaş sanat eserleri, ünlü ressamların yapıtları ve farklı sanat akımlarını takip etmeyi seviyorum. Rüyalardan ya da günlük hayattan etkilendiğimi söyleyememem ama kendi yaşadığım deneyimler, duygular ve düşünceler beni etkiler. Çok okumak, görsel araştırmak notlar almak onları arşivlemek beni oldukça besleyen bir durum, kitapçıda denk geldiğim bir görseli hemen fotoğraflarım mesela ya da sahaflarda toplanmış bir kenarda duran eski fotoğrafları karıştırmayı olduğu dönemle ilgili birçok şeyi keşfetmeyi severim. Sanat tarihi ki mezun olduğum alan olması bir yana insanda merak duygusunu sürekli tetiklediğini düşünürüm, geçmiş kültürleri medeniyetleri yaşam tarzlarını incelemeye sürükler sizi. Arkeoloji bana farklı dönemlerin estetik özelliklerini anlama ve farklı kültürel referansları kullanma fırsatı veriyor. Ayrıca Arapça, Farsça ve Osmanlıca eski yazıyla ilgileniyorum ve bu dönem projelerinde sahneler için çizdiğim harita çalışmalarında, yazdığım fermanlarda işimi çok kolaylaştırıyor. Kendi özgün sanatımda ise eski yazıları farklı malzemeler ve tekniklerle birleştirmek modern eserler oluşturmama olanak sağlıyor. Böylece yaptığım birçok çalışmaya derinlik, anlam ve görsel çeşitlilik katabilme potansiyeli taşıyor.

Sanatçı çalışmalarını Kadıköy, Yeldeğirmeni’ndeki atölyesinde sürdüyor ve yeni bir sergiye hazırlanıyor

Gerçekleştirmek istediğiniz, hayal ettiğiniz  bir proje var mı?
Üzerinde uzun zamandır çalıştığım iki sergi projesi var, bunları hayata geçirmek çok istiyorum. Kendi içinde ayrı ayrı hikâyeleri olan büyük çaplı projeler olduğu için biraz daha pişirmek istiyorum. Hatta geç kaldığımı bile düşünsem de her şey gibi onlarda olması gereken zamanı bekliyorlar sanırım ama çok uzakta değiller. Bunun olduğum sektör için söyleyecek olursam, Türkiye’de sinema ve dizi sektörü son yıllarda büyük gelişme gösterdi. Hem ulusal hem de uluslararası alanda dikkat çeken birçok proje var. Ancak bazı projelerde senaryo kalitesi ve yapım değeri konusunda iyileştirmeler yapılması taraftarıyım. Sahip olduğumuz zengin tarih, kültür ve coğrafya, sinema ve dizi sektörünün daha da büyümesi için büyük potansiyel sunuyor. Yerel hikâyelerin yanı sıra evrensel temaların da işlenmesi sektörün daha da çeşitlenmesine katkı sağlayabilir. Farklı antik medeniyetlerin yükseliş ve çöküşlerini anlatan, Anadolu’nun tarih boyunca farklı medeniyetlere ev sahipliği yapmış dönemlerini konu alan ya da Mimar Sinan ve mimarlık, astronom ve matematikçi Ali Kuşçu’nun çalışmaları ve astronomiye katkıları vb. gibi konuları olan çekilmesini ve içinde olmak istediğim projeler var.



CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

Son Dakika

Domuz kalbi nakledilen ikinci hasta da hayatını kaybetti

20 Eylül gününde genetiği değiştirilmiş domuz kalbi nakledilen Amerikalı Lawrence Faucette, 40 gün sonra hayatını kaybetti.

Turistik Doğu Ekspresi’nin biletleri 6 bin ila 12 bin 500 lira olarak açıklandı

Turistik Doğu Ekspresi biletleri satışa çıkarıldı. 11 Aralık gününde başlayacak olan seferlerin fiyatı bu yıl 6 ila 12 bin 500 lira olarak belirlendi

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’tan Can Atalay açıklaması: Yargı bağımsız, tarafsız en doğru kararı verecektir

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, TİP milletvekili Can Atalay’ın tutukluğuna ilişkin ‘tarafsızlık’ diyerek yorum yapmaktan kaçındı.
- R E K L A M -

İlginizi Çekebilir

Eren Düzenli, İzmir Devlet Senfoni Orkestrası ile birlikte çalacak

50'nci sanat sezonunda birbirinden değerli şef, solist ve müzisyeni sahnesinde ağırlayan İzmir Devlet Senfoni Orkestrası, 15 Kasım Cuma, saat 20.00’da şef Christoph Mathias...

“Yarışı önde götürdüğüm için saldırıyorlar”

İstanbul Barosu Başkan adayı Ali Gürbüz,  sosyal medya hesabı üzerinden kendisi hakkında çıkan iddialara ilişkin açıklama yaptı. Sosyal medya...

Domuz kalbi nakledilen ikinci hasta da hayatını kaybetti

20 Eylül gününde genetiği değiştirilmiş domuz kalbi nakledilen Amerikalı Lawrence Faucette, 40 gün sonra hayatını kaybetti.

Turistik Doğu Ekspresi’nin biletleri 6 bin ila 12 bin 500 lira olarak açıklandı

Turistik Doğu Ekspresi biletleri satışa çıkarıldı. 11 Aralık gününde başlayacak olan seferlerin fiyatı bu yıl 6 ila 12 bin 500 lira olarak belirlendi
- Advertisement -spot_imgspot_img

Çok Okunanlar

Dizi film sektör çalışanlarına yönelik Kovid-19'dan korunma kılavuzu

Sinema sektörünün önde gelen dernek ve sendikaları ortak bir basın açıklaması yayınlama kararı alarak, tüm dünyayı etkisi altına almış olan ve her geçen gün yüzlerce ölümün yaşandığı Kovid-19 pandemi süreci içerisinde sektör çalışanlarının sağlığını koruyabilmek adına, bir rehber kılavuz hazırladıkları yönünde duyuruda bulundu.

Seçimin ayak sesleri mi?

Her şey yolunda giderse 2021 yılı beklenenin aksine Türkiye...
- Advertisement -spot_imgspot_img

Bunlar da ilginizi çekebilir
Sizin için seçtiklerimiz