Geçen hafta açıklanan Oscar adaylarına bakacağız birkaç yazı üstüste. Erkenden yapılan, daha yorumları ve dedikoduları hiç almadığınız için tahminlerin çok zor olduğu yazılar bunlar, ama en azından adaylar arasında neler ve kimler var, ödülleri neler ve kimler kazanabilir diye bir göz atalım. Bu hafta en iyi film adayı olan 8 filme değiniyoruz…
Black Panther (Kara Panter)Bugüne dek en iyi film adayı olmuş ilk süper kahraman filmi olmasıyla dikkat çekiyor, sanırım Oscar jürisinin bir şakası olarak tarihe geçecek ya da bundan böyle her yıl böyle bir şey bekliyor olacağız. Ama aslına bakılırsa Donald Trump karşıtlığı nedeniyle bir siyah süper kahramana övgü düzmek tam Hollywood işi bir laf çakma da sayılabilir. Ayrıca bir “blockbuster”dan, yani gişede çok büyük hasılat yapmış bir yapımdan söz ediyoruz. Ödüller konusunda bir ton adaylık varsa da, o kadarla kalmış, görsel efektler ve yapım tasarımı dışında, yardımcı oyuncu olarak Michael B. Jordan da epey şanslı olmuş neyse ki. İlk iki filmi, yani Son Durak ve Creed 2 gayet başarılı bulunan yönetmen Ryan Coogler’ın çektiği filmin, yapım tasarım, kostüm, ses kurgusu, ses miksi, müzik ve şarkı ödüllerinde de adaylığı var, ama rakipleri epey dişli, dolayısıyla bu bile bir gösterge, yani adaylık bile onun için büyük ödül sayılır…
BlackkKlansman (Karanlıkla Karşı Karşıya)Öncelikle yönetmenin Spike Lee olduğunu hatırda tutmak lazım, yani Do the Right Thing dışında filmleri hep görmezden gelinmiş, siyah meselesindeki muhalif tavrı ağır tepki çekmiş birine, bu Trump karşıtı yılda en iyi filmin yanı sıra yönetmen ve senaryo adaylığı da vermek oldukça şık bir hareket doğrusu, hatta kurgu, şarkı ve Adam Driver’a yardımcı oyuncu adaylıkları da var, ki bir de ödül çıkarsa mesaj yerine kesin ulaşır. Film, Colorado polisinde tek siyah memur olarak göreve getirilen Ron’un bir telefon şakasıyla ortaya çıkardığı Ku Klux Klan mevcudiyetinin sonunda oldukça büyük bir soruşturmaya dönüşmesini anlatıyor. Hem anlatımındaki hızlı akıcılık hem oyunculardaki hınzır yorumlar filmin tadını arttırıyor, ödül vermeye değmeyebilir, ama bir şeyler çıksa da güzel olur.
Bohemian RhapsodyDoğruya doğru, bu yılın iyi filmlerinden biri bu, en iyilerden biri olduğu şüphe götürse de. Ama oyuncu, kurgu, ses kugusu ve ses miksi dallarında da adaylık aldığına göre, o geceden birkaç ödülle çıkarsa hiç de şaşırtıcı olmaz. Bir kere oyuncu Rami Malek, şansına fizik olarak benzemesinin yanı sıra, Freddie Mercury’yi canlandırırken mimiklerden jestlere kadar çok başarılı, karakteri yaşatmış gerçekten. Filmin yönetmen Bryan Singer’a ve senaryo yazarlarına adaylık getirmemiş olması şaşırtıcı değil, bazı ayrıntıların atlanması bazı olayların uzatılması, her hayat hikayesinde olduğu gibi tartışılabilir, mesela hayatını alt üst eden sevgilisiyle çok vakit harcanmıştı, bu hemen görülüyor. Ama yine de baştan sona oyunculardan kostümlere, atmosferden müziklere gayet parlak bir iş, son 20 dakikayı konsere ayırmak epey riskli bir karar olsa da Queen şarkılarıyla çok etkileyici biçimde bitiyor film…
The Favourite (Sarayın Gözdesi)İşte bolca adaylık kazanmış ilk film, toplam 10 dalda ödül bekliyor. En iyi filmin yanı sıra, yönetmen (Yorgos Lanthimos), kadın oyuncu (Olivia Colman), iki yardımcı kadın oyuncu (Emma Stone ve Rachel Weisz), senaryo, görüntü, kurgu, kostüm ve yapım tasarımı. Aslına bakılırsa 17. yüzyıl sonlarında geçen bu film hakkında bir yazı yazmıştım, “yüzyıllar farklı, ama millet aynı” başliğiyla, okuyabilirsiniz, orada da özellikle oyuncuların başarısından bahsetmiş, yapım tasarımı ve kostümün incelikle yapıldığından dem vurmuştum, bu dallarda ödül çıkmasını hiç garip bulmam yani, ama en iyi film kısmı biraz çetrefilli. Kuşkusuz kraliçe ile yardımcıları arasındaki eşcinsel ilişkinin hayatlarını etkileyişini yansıtmasıyla, cinsellik kadar iktidarın da “hem çocuksu hem şiddetli, hem masum hem ateşli yanlarını” ele alışıyla çok ilginç bir filmdi, yine de Oscar jürisinden ona ödül çıkması yeni bir Aşık Shakespeare vakası gibi olur, malum pek İngiliz bir yapım bu, her ne kadar ana meseleleri her dönemde her millete uysa da…
Green Book (Yeşil Rehber)Gelecek dönemlerde bu yılın Oscar’larına göz atmak isteyenler, üç filmin ana karakterlerinin erkek ya da kadın eşcinseller olduğunu hatırlayacaklardır. Buradaki karakter de, hem siyahi, hem eşcinsel, hem klasik piyanist, neresinden tutsan kalabalıklar içinde elinde kalır yani. Peter Farrelly, kardeşi Bobby’den ayrı olarak çektiği ilk filmde, ciddi bir atmosfer ve mizahı es geçmeyen bir dram havası içinde, 1960’ların ABD’sinde ırkçılık belasını en korkunç yanlarıyla yaşayan güney eyaletlerine bir turne yapmaya çıkan siyahi karakter ile onun özel şoförlüğünü yapan İtalyan kökenli bir adamın yaşadıklarını anlatıyor. Film, kendisinin yanı sıra senaryo, erkek oyuncu (ViggoMortensen), yardımcı erkek oyuncu (Mahershala) ve kurguya aday olmuş. Doğrusu bu ya, oyuncular hususunda sonuç hiç belli olmaz, ama filmin alması çok uzak bir ihtimal…
RomaBu filmi es geçmek istiyorum, tabii ki Oscar jürisi beni fena yanıltarak bu filme ödül vermeye kalkabilir, adaylar arasında görünce bile şaşkınlığa uğradığımı düşününce olmaz dememek lazım. Ama uzaktan bakınca bile bir tür Meksikalı Fellini diye anılma arzusu tespit ettiğimi belirteyim. Daha fazla laf etmeye hakkım yok zaten, sonrası nasıldır bilmiyorum, zor dayandığım 20 dakikadan sonrasını seyretmedim, seyredemedim, üzgünüm. Bu film kendisi dahil 10 dalda aday olduğu için ödül gecesi başıma ne gelecek bilmiyorum: Yönetmen, senaryo, görüntü, yabancı film, kadın oyuncu (Yalitza Aparicia), yardımcı kadın oyuncu (Marina de Tavira), yapım tasarımı, ses miksi, ses kurgusu…
A Star Is Born (Bir Yıldız Doğuyor)Özellikle genç kuşakları düşünerek yapılmış bir yeniden çevrim, ki seyirci ilgisi de hesaba katılırsa doğru tespit, filmin her şeyiyle bugün de geçerli olduğunu gösteriyor. Kendisi dahil toplam 8 dalda aday olduğuna göre, bir-iki ödül alması işten değil zaten: Senaryo, görüntü, erkek oyuncu (Bradley Cooper), kadın oyuncu (Lady Gaga), yardımcı erkek oyuncu (Sam Elliott), şarkı, ses miksi. Kendisini alkole kaptıran eskimeye yüz tutmuş bir yıldız ile şöhret yolunda destek olurken iyice gönlünü kaptırdığı genç şarkıcının ilişkilerini anlatan filmde özellikle Cooper ve Gaga’nın oyunlarının çok çarpıcı olduğunu, şarkısının da ödül almasının beklendiğini, filmin bu yönleriyle öne çıktığını, yani kendisinin yalnızca adaylıkla yetineceğini söylemek lazım…
ViceŞöyle bir bakıldığında, 8 dalda aday olmuş, kendisi dışında yönetmen, senaryo, erkek oyuncu (Christian Bale), yardımcı erkek oyuncu (Sam Rockwell), yardımcı kadın oyuncu (Amy Adams), kurgu, makyaj, dolayısıyla birkaç ödül çıkmaması imkansız görünüyor bu filme. Öncelikle şunu belirtmek lazım, politik sinemayı sevenler, mizah eleştirisini bilenler, bu Dick Cheney hikayesinden ayrı bir keyif alacaklardır, hele filmin onun üzerinden bütün bir Amerikan siyasi sisteminin işleyişindeki insani ayrıntılara dikkat çektiğini görenler bayılacaklardır. Filmin yönetmeni Adam McKay, daha çok televizyon ve sinema için yapımcılıkla uğraşıyor, ama Anchorman ya da Yedek Polisler gibi komedileri geçelim, 2015’te mali piyasaların korkunçluğunu anlattığı Büyük Açlık’ı çekmişti, Christian Bale ve Steve Carrell’ın yanı sıra Brad Pitt de oynuyordu, şimdi Pitt bu filmin yapımcıları arasında, Wil Farrell’la birlikte, belli ki Amerikan siyaseti konusunda McKay’le aynı şeyleri düşünüyorlar. Bale’den söz etmişken, özellikle müthiş makyaj başarısının da desteğiyle Cheney rolünü neredeyse yaşadığı söylenebilir, onu da not düşelim. Bir not daha ekleyeyim: Olur ya kazayla en iyi film ödülünü kazansa gerçekten şaşırırım, çünkü bence kafadan ödüllük olan bu filmi Oscar jürisi görmezden gelir, adaylık yeter diye düşünürler, eğer farklı düşünürlerse, doğru tahmin edemediğim için ziyadesiyle memnun olurum.