Netflix’in yeni yayınladığı “Maniac” dizisi, hem gelecekte geçen genel hikayesi,
hem yan hikayelere serbestiyet tanıyan yapısı, hem de çok yetenekli genç
oyuncularıyla son dönemin en sıradışı işlerinden birisi.
Hayatından feci biçimde sıkılan, bu arada hiç faydalanmadığı zengin ailesinin
beklentisi üzerine bir kardeşi için mahkemede yalan ifade vermeye hazırlanan
Owen ve babasının kendisini bir oyucağın içine kapatmasına neden olan,
küçük kızkardeşinin öldüğü araba kazasının ruhunda açtığı yaraları henüz
saramadığı için hap bağımlısı haline gelen Annie, özel bir şirketin çeşitli haplar
eşliğinde yaptığı beyin deneylerine katılmaya karar veriyorlar.
İşte tam bu noktada deneyde en önemli yeri alan ve kendisine sonradan
eklenmiş duygusal yazılımlarla gelişmiş olan ana bilgisayar bir doktorun ölümü
sonrası çok üzülerek bunalıma girince hem deneyler aksamaya başlıyor, hem
de Owen ve Annie deney sırasında beklenmedik biçimde ortak rüyalar
görüyorlar.
“Maniac” dizisinin aslında ilk bölümünde sıkılmış ve “olmamış” duygusuna
kapılmıştım, ama ikinci bölümde birden kızın hikayesine girmesi gidişatın
başkalaşabileceğini gösterdi ve nitekim diğer bölümler de bunu doğruladı,
böylece geçmişte yaşanan deneyimlerden de yola çıkan farklı ve maceralı
hikayeler
izlemeye başladık.
Söylemek lazım ki, hem yaratıcısı Patrick Somerville hem de yönetmeni Cary
Joji Fukunaga, havada sürekli bir mizah kokusu ve alaycılık dokunuşu bulunan
ama nihayetinde çok duyarlı ve çok hüzünbaz bir diziye imza amışlar.
İkisi de, Emma Stone “Birdman” ve “La La Land” (ki ikincisiyle kazandı), Jonah
Hill “Moneyball” ve ”Wolf of Wall Street” (bu dizide yaklaşık 25-30 kilo vermiş
halde) filmleriyle ikişer kez Oscar adayı olmuş bu ikili, bu arada özel
hayatlarında da sıkı arkadaşlar, gerçekten büyük beceri ve yetenek
sergiliyorlar karakterlerde, ikisi de ruhsal açıdan rahatsız ve aynı zamanda
yaşadıkları hayatlar karşısında savunmasız iki insanı tam anlamıyla
yaşatıyorlar.
“Maniac”, görüntüsünden dekoruna, kurgusundan müziğine, her aşamada
özenilmiş bir iş aynı zamanda, bu yüzden de keyifle seyrediliyor zaten…