Televizyonda yayınlanan dizilere şöyle bir baktığınızda hemen
gözünüze çarpan unsurlardan biri “iyi oyuncu” malzemesinin bolluğudur.
Şaka yapmıyorum, biraz daha uzun ve ayrıntılı seyretme olanağı
bulursanız siz de bunu gözlemleyeceksiniz.
Elbette küçücük bir laf etsin diye getirilmiş figüranın, düzgün gözüksün
gerisi mühim değil denilen yardımcı oyuncunun, onun bunun hatrına rol
almış birilerinin, yakışıklı ya da güzel oluşu herşeye yeter görülen bazı
oyuncuların oralarda bulunmaları ciddi bir sorundur hala, ama yine de
dizilerde ezici bir çoğunluk oyuncu açısından hiç sıkıntı çekmemektedir,
elbette yönetmen ve koçların bu hususta epey yol aldığını ve aldırdığını
da hesaba katmak gerek…
İşte bütün bu diziler içinde benim en çok beğendiğim, hele oyunculuk
açısından büyük bir hayranlıkla seyrettiğim dizi İstanbullu Gelin oldu son
zamanlarda. İlk günden beri seyirciyi kendine bağlayan bir hikaye ve
belli bir çekim kalitesi vardı, ama bunlardan da önce oyuncuların rollerini
üstlerine geçirmek ve o rolle beraber ilerlemek gibi bir becerileri vardı…
Diziye adını veren güzel, şirin ve adil Süreyya’da Aslı Enver, onun
müthiş bir aşk yaşadığı ama kendini başkalarına harcayan büyük oğul
Faruk’ta Özcan Deniz, ağabeyini çekemeyen ama onsuz da edemeyen
kuru gayret Fikret’te Salih Bademci, ailenin içine tam anlamıyla fırtına
gibi girip ortalığı dağıtan üvey kardeş Adem’de Fırat Tanış, onun aşkına
karşılık verirken oyunlarına alet olduğunu anlayan sıkı dost Dilara’da
Neslihan Arslan, hayatı önlerine kendini geriye koyarak oğulları için
yaşayan anne Esma’da İpek Bilgin, uzun zamanını hızlı sürüp geç de
olsa hayatının kadınına kavuşan Garip’te Tamer Levent, bütün
utangaçlığı aslında eşsiz bir özgüvenle yoğrulmuş kardeş Osman’da
Güven Murat Akpınar, hırsı zekasından önde gittiği için sık sık
çuvallayan gelin İpek’te Dilara Aksüyek, çenebaz teyze Senem’de
Neslihan Yeldan, herşeye koşturan Akif’te Fatih Koyunoğlu, her daim
sükunetini muhafaza eden terapist İdil’de Tilbe Saran, konaktan daireye
değişmez hizmetli dörtlüsünde Pelinsu Pir, Ahmet Sabri Özmener, Eren
Balkan ve Muharrem Türkseven, hepsi “iyi oyuncu” diye özetlenebilecek
bir sıfatı layıkıyla taşıyorlardı.
Bu arada bir kardeş ve onun sevgilisi gitti, eski gelin adayı giderken oğlu
Emir’i bıraktı, Fikret’in yasak aşkı kelimenin gerçek anlamıyla bastı gitti,
şimdilik diziye yeni katılan Ülfet’te Meral Çetinkaya ve Güneş’te Nihal
Yalçın kumpanyaya uyum sağlıyor neyse ki…
Şunu da söylemek lazım elbette: Bu oyunculuk seviyesinin
yakalanmasına ve hakkıyla ekrana gelmesine azami özen gösteren
yönetmen Zeynep Günay Tan ve senaryo-yapım ekibini de tebrik etmek
gerekiyor…
Velhasıl, kadrosunun çoğu usta oyunculardan oluştuğu için pırıl pırıl
parlayan diziler arasında müstesna bir yeri var İstanbullu Gelin’in…