Herkes onu Rockçı İmam olarak tanıyor. Bir konser verdi ortalık karıştı. 1990’dan beri kadrolu imam olarak çalıştığı Diyanet İşleri’nden atıldı. Sebebi aslında konsere çıkmak. Diyanete göre başka.

Ahmet Muhsin Tüzer, Kuran öğreticisi olan dedesi ve babasından İslam’ı öğrendi. İmam-Hatip Lisesi’nde okurken Freddie Mercury’nin Bohemian Rapsody’sini dinleyerek Rock müziğine aşık olması ona başka kapılar açtı. İron Maiden, Metallica, Deep Purple gibi yabancı Rock grupları vazgeçilmezleri oldu. Bu sırada Kuran okuma yarışmalarda şampiyonluklar da kazandı.

İstanbul Üniversitesi Arap Dili ve Edebiyatı mezunu oldu. İmamlığı gönülden yaparken müziği eksik etmedi hayatından… 2013’de FiRock’u kurdular. Tasavvufi öğelerle bezeli Rock tınılı şarkılar söyledi. Yurtdışında, New York’ta ve Avrupa’da konserler verdi. Ölümle bile tehdit edildi. İmamlığı çok seviyordu ama koparıldı. Şimdi bir de olayları kendisinden dinleyelim…

– Şimdi asıl meseleye gelelim! Basında yazıldığı çizildiği gibi Diyanet İşleri sizi kovdu mu, yoksa siz mi bunu istediniz?
Resmen atıldım. Üstelik mesleki kariyerimi resmi olarak sonlandırmama 14 ay varken…

– Memuriyetten kovulma nedeniz ne? Konser vermek mi?
Öyle bir madde dolaysıyla kovuldum ki anlatamam. İslam, ibadet, itikat, tavır ve hareketlerinin bilinilirliği kaidesine uymadığım için meslekten ihraç edildim.

-İslam’a aykırı mı davrandınız? Cemaatinizle aranız nasıl?
Benim İslam’ın değerlerine karşı olmam söz konusu dahi olamaz. Cemaatime gelince, gencinden yaşlısına şok oldular, çok üzüldüler. Her görev yerimde cemaatimle aram çok iyidir. İlk görev yaptığım camii cemaatinden sonuncusuna hala arayıp halimi hatrımı soran vardır. Ve şunu da söyleyeyim hayatım boyunca imamlığı severek yaptım.

-Savunma yaptınız mı?
Tabii ki yaptım.

-Ama??? 
Aması yok. Kovulmamı tetikleyen bir kaç ay önce verdiğim konser aslında… Bir yıldır da konser vermiyordum. Ki ben bu müzik yolculuğuna 2013’de başlamıştım. O tarihten beri de imam olarak kalmam tamamen Allah’ın korumasında olduğumun alameti. Hele işin başında aldığım tehditlerin haddi hesabı yok.

-Tehdit derken? Kimden ve neyden tehdit?
Kesinlikle Diyanet İşleri’nden değil. Cemaatimden değil. Tanımadığımız etmediğimiz bir takım tipler. New York konserimden sonra da olmuştu. Bunlar tüm İslami değerleri kendisine kayıtlı hisseden dinin jandarmalığına soyunmuş tipler! Bildiğiniz ölümle tehdit edildim.

– Eee, bir imam şarkı söyleyemez mi?
Tabii ki söyleyebilir. Neden söylemesin? Mevlana bile raks etmiş. Her şeyi geçtim; peygamber efendimizin hadisi var. Düğünleri ve def çalınmasını teşvik ediyor. Ki ben İslam peygamberinin müziği yasak edeceğini, çalgı aletlerine şer koyacağına asla inanmıyorum. Mevzuu bahis rock müzik olunca mı böyle oluyor? Ben türkü söylesem, ilahi söylesem ne olacaktı? Anlamış değilim.

-Rock olunca böyle oluyor galiba!!!
Niyet önemli burada. Algıda olumsuz olan bir imaj var. Rock müzik, adamın kafasında tamamen olumsuz olarak tanımlanıyor. Çünkü dogmatik bilgilerle beslenen bir insan bütünün ona sunmuş olduğu güzelliği göremez. Temel sıkıntı bu. Kendisini güncellemeyen, geliştirmeyen koşullanmış beyinlerin böyle güzel bir şeyi desteklemeleri beklenemez. Onun için başıma geldi.

-Bu düşüncede olanlar sanırım sizin şarkılarınızı da dinlememiş. İslami öğelerle bezeli parçalarınız var. 
Olmaz mı? Şu kısacık fani hayatta her daim bir şeyler üretmeye çalıştım. İnsanların, gençlerin hakikatle bulması, kendilerini tanımaları ve sonsuz güzellikleri keşfetmeleri için çalıştım. ABD de iki defa konser verdim. Çok önemli bir İsveçli gruba vokal yaptım. Biraz dinleselerdi ne dediğimi anlarlardı.

-Peki bu yurtdışı konserleri problem olmadı mı?
Diyanet İşleri yine bir takım engeller çıkardı ama aştık. Senelik iznimi kullanarak gittim. Devletin bir sanatçısı gibi gitmem gerekirken yıllık iznimden kullanmıştım.

-Diğer çok tartışılan bir konuya geçmek istiyorum. Şimdi Diyanet İşleri’nin 144 bin imam kadrosu ve inanılmaz bir bütçesi var. Sizin göreviniz sadece namaz kıldırmak mı? İmamların asıl görevi ne?
Bu konu gerçekten çok sıkça tartışılıyor ve dini anlamda ülkemizin en büyük sorunsalı. Devlet gerçekten size inanılmaz bir bütçe ayırıyor. Bu bütçeyi size neden ayırıyorlar? İnsanları irşat etmek, insanımızın seviyesini yükseltmek, aydınlatmak, insanımıza dinin hakikatlerini arz etmek. Siz ne yapıyorsunuz? Bu kadar elinizde imkan varken ne yapıyorsunuz? İslam adına dünya insanlığına ne veriyoruz? İslamiyet devasa camiiler yapmak, camii doldurmak değil ki. Bunun hesabını Allah’a nasıl vereceksiniz? Dünya insanlığına ne veriyoruz? Biz kesinlikle memur zihniyetiyle hareket etmenin bedelini ödüyoruz. Ve bu memuriyet zihniyeti atalete götürüyor. Cemaatini bile tanımayan imam var.

– Peki bu durumu siz imamlar aranızda münazara etmiyor musunuz?
Bakın, çok ciddi söyleyebilirim ki; bir ateistle saatlerce hakikat üzerine konuşabilirim. Müstesna bazı imam arkadaşlarım haricindeki diğer imamlarla konuşamıyorum. İmamlarımız okumuyor. Bırakın dünyayı anlamak kendilerini bile anlamaktan uzaklaşanlar var. Üreteyim, koşturayım, çalışayım derdi yok. Bulunduğum mahalledeki insanların gönlüne nasıl girebilirim derdi yok. Vahim bir tablo. Dini biz kendi ellerimizle bu hale getirdik. İçim ağlıyor. Savrulmuş, dağılmış, ne yapacağını bilmeyen, ruhu azap içinde biinlerce gencimiz var. Birine el uzatmışlar mı? Camii de namaz kıldırdın, bitti, gitti! Bir çocuğun gönlünü aldın mı, derdine derman oldun mu? Yok. Bunlara dahi el uzatmıyoruz.

-Yine son günlerin tartışılan konularından biri hatta Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bile dile getirdiği ”ateizm ve deizm” olayı var. Bunu bir imam olarak nasıl değerlendirirsiniz?
Evet, giderek yükselen deizm ve ateizm olgusu var. Kim yaptı bunu? Maalesef suç yine bizde! Açık ve net! Kendi kozamız dışına çıkamıyoruz ki… Cennetin anahtarını cebimize koymuş gibi davranıyoruz. Önemli olan bu dünyayı da cennete çevirebilmek. Burada cenneti yaşat ki sana vadedilen cennet zaten ayaklarına sunulacaktır. Bu dünyayı boşveriyorsun, hatta boşvermiş gözüküyorsun da aslında boş da vermiyorsun. Çünkü ego ve narsizimin tavan yaptığı bir yapıdan bahsediyoruz.

– Diyanet İşleri var ama ayrıca türlü türlü cemaat yapıları var… Garip garip söylemler, hareketler var…
Bunların dinle diyanetle hiç alakası yok. Din nedir? Kendini bilmektir, ahlaktır. Bu insanların hakikat ile özdeştirilmesi kadar saçma sapan bir şey yok. Peygamber efendimiz sonrası İslamiyet’i boğdular, böldüler. Hatta İmamı Azam’ın bir sözü var, ”Siz Türkler, Emevi dini yerine kendi dininizi yaşasaydınız daha hayırlı olurdu” diyor.

Altı yaşında bir kızla evlenebileceğini söyleyen var. Bu kadar ahlaksızca ve sapıkça bir durum olabilir mi? Kaynanadan halvetler… Uyduruk hadisler… Kertenkele öldürmek sevaptır diyeni duydum. O Allah’ın kulu değil mi? Ee, sonra ne oluyor? Bütün bunlar gençliğin inanmış olduğu değerlerden uzaklaşmasına sebep oluyor. İslam’a en büyük hakareti ve darbeyi bunlar yapıyor. Adam, utanmadan, sıkılmadan, cahilce ”sınırsız cariye alabilirsiniz” diyor. Yahu kardeşim, herhangi bir savaşta sen yenildiğinde karşı taraf hanımını kızını kendisine cariye yapar. Madalyonun öteki yüzüne neden bakmıyorsun? Bir de bunu din adına söylüyor! Din eğitimini cevizin kabuğu değildir. O cevizin, özündeki lezzete varmaktır. Ceviz kabuğunu yıka, parlat, temizle… Eeee? Özü nerede? Lezzeti nerede?

-Peki şimdiden sonra ne olacak? Ne yapacaksınız? 
Beni atanlar aslında kendi imamlarını tehlikeye attılar.

-Ahirette hesaplaşmayacak mısınız?
Hayır. Benim bazı acılar ve dertlerle boğuşmam gerek. Allah’ın bana lütfettiği bir takım sıkıntıların beni daha güçlü yaptığını düşünüyorum. Şuna inanırım, ‘’sana en güçlü darbeyi vurana teşekkür et.’’ Ben Diyanet işleri’ne ve bu kararı alanlara teşekkür ediyorum.

-Müziğe devam mı?
Müziğe devam. Bakalım ne kapılar açılacak. Aslında planlamam. Kendimi akışa bırakırım. Yapmam gerekeni yapmaya çalışırım. Kader beni hedefe doğru götürecektir. Sevgi ve aşktan başka da çaremiz yok.

-Rock? 
Rock is forever!

-Türk gruplardan beğendikleriniz dinlediğiniz var mı?
Pentagram’ı severim. Ayrıca Duman grubunu beğenirim…İlginçtir, Teoman’la tanışıp iki kelam etmek isterdim. Hem muziki hem de insani olarak çok enteresan biri olduğunu düşünüyorum.

Ahmet Mühsin Tüzer’in vokolistliğini yaptığı Catherine Christer Hennix’in – Blues Alif Lam Mim In The Modes Of Rag Infinity Albümü

Mevlaya Gel Şarkısı

Her Nefeste…