Cumhurbaşkanı Erdoğan, Fransa’ya olan tepkisini Fransız mallarını boykot çağrısıyla devam ettirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan yaptığı açıklamasında, “Buradan milletime sesleniyorum, Fransız mallarını asla satın almayın” dedi.
Erdoğan, Almanya Başbakanı Angele Merkel’e de tepki göstererek yaptığı açıklamasında “Şansölye Merkel’e de sesleniyorum; hani sizde din özgürlüğü vardı, hani sizde din veya dinini yaşayanlara karşı devletinizin güvencesi vardı? Peki bir sabah namazında nasıl oluyor da 100’ü aşkın polis camiye saldırıyor? Bunların tam tersini siz bugüne kadar Türkiye’den duydunuz mu? Hayır. Niye, çünkü bizde gerçek din özgürlüğü var” ifadelerine yer verdi
Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde gerçekleştiren Mevlid-i Nebi Haftası Açılış Programı’nda gündeme ilişkin dikkat çeken açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan özetle şu mesajları verdi:
– Bu sene Mevlid-i Nebi haftasını gerek tüm dünyayı etkileyen korona virüsü salgını gerekse bölgemizde yaşanan sıkıntılar nedeniyle ne yazık ki buruk yaşıyoruz. Salgın dalgalar halinde yayılmaya devam ediyor. Vakitlice attığımız tedbirler sayesinde diğer ülkelere göre bu sağlık krizini hamd olsun daha hafif geçiriyoruz. An be an durumu izliyor, bilgilendirmeleri alıyor ve gerekli talimatları veriyoruz.
“İnsan olarak bizim dinimizde Hristiyan olmak suç değildir, biz ona da Museviye de sahip çıkıyoruz”
– Dinimiz ve peygamberimizce yasaklanan fiilin her gün her an işlendiği bir dönem içindeyiz. Libya’nın zengin kaynakları darbeciler ve Batı’nın emperyalist güçleri tarafından talan edildi. Filistin’de zulüm, Arakan’da şiddet, Irak ve Afganistan’da terör can almaya devam ediyor. Her şeyden önce insanız. İnsan olarak bizim dinimizde Hristiyan olmak suç değildir, biz ona da Museviye de sahip çıkıyoruz.
– Fransa’da Müslümanlara bir zulüm varsa hep birlikte biz oraya da sahip çıkalım diye buradan dünya liderlerine sesleniyorum. Avrupa ülkelerinde İslam ve Müslüman düşmanlığının adeta veba gibi toplumlara sirayet ettiğini görüyoruz. Müslümanlara ait iş yerleri, evler, okullar hemen her gün faşist grupların saldırısına uğruyor. Ben buradan milletime sesleniyorum; nasıl ki Fransa’da ‘Türk markalı mal satın almayın’ diyorsa, sakın Fransız markalara asla iltifat etmeyin bunlardan satın almayın.
“Bizde gerçek din özgürlüğü var”
– Şansölye Merkel’e de sesleniyorum; hani sizde din özgürlüğü vardı, hani sizde din veya dinini yaşayanlara karşı devletinizin güvencesi vardı? Peki bir sabah namazında nasıl oluyor da 100’ü aşkın polis camiye saldırıyor? Bunların tam tersini siz bugüne kadar Türkiye’den duydunuz mu? Hayır. Niye, çünkü bizde gerçek din özgürlüğü var. Gün geçmiyor ki Müslümanların inanç hürriyetlerini kısıtlayan bir uygulamayla karşılaşmayalım.
– Fransa’nın akli noktada kontrole muhtaç olan liderinin teşvikiyle bu saldırılar yapılmaya başlandı. Bugün lafa gelince demokrasiyi kimseye bırakmayan birçok Batılı devlette, Müslümanlara yönelik hukuksuzluklar adeta sıradan hale gelmiştir. Kimi Avrupa ülkelerinde bizzat devlet başkanı seviyesinde teşvik edilen bir politika haline gelmiştir. Buradan sesleniyorum… İşte siz gerçek manada faşistsiniz, siz gerçek manada Nazi’nin zincir halkalarından birisiniz.
“FETÖ gibi örgütler en üst düzeyde korunurken…”
– Irkçı terörizm, medya ve siyaset eliyle, çoğu zaman da güvenlik birimlerinin de göz yummasıyla toplumda yaygınlaşıyor. FETÖ gibi örgütler en üst düzeyde korunurken, samimi müminler dışlanmakta, ötekileştirilmektedir. Meşru zeminde faaliyet yürüten sivil toplum kuruluşları baskıya uğramaktadır. DEAŞ gibi teröristlerin işlediği cinayetlerin faturaları dinimize ve müminlere kesimlere, Müslümanlara yönelik kin ve nefret körüklenmektedir.
– Batı toplumları İslam’ı hedef alarak buradan çıkış yolu aramak gibi yanlışa düşmüşlerdir. Korona virüsü salgınının sebep olduğu ekonomik sıkıntıların faturası bile Müslümanlara ve göçmenlere kesilmeye çalışılıyor. Korkarım çok daha karanlık, çok daha sinsi planın çarkları işlemektedir. Müslümanları düşmanlaştırarak elde edebileceğiniz hiçbir kazanım yoktur. Çapsızlığınızı perdelemek için girdiğiniz bu yolun sonu felakettir.
“Avrupalı siyasetçiler, Macron’un başını çektiği nefret kampanyasına artık bir ‘dur’ demelidir”
– İslam düşmanlığını görmezden gelemezsiniz. Ülkemizle ilgili olur olmaz konuda görüş bildiren Avrupa Parlamentosu üç maymunu oynayarak bu konuyu geçiştiremez. Avrupa’nın basiret, ahlak, vicdan sahibi liderleri korku duvarlarını yıkmalı, İslam ve Müslüman düşmanlığı hakkında konuşmaya başlamalıdır. Avrupalı siyasetçiler, Macron’un başını çektiği nefret kampanyasına artık bir ‘dur’ demelidir.
– Macron’un hoşuna gitmese de, önceki gün yaptığım çağrıyı tekrarlamak istiyorum; ırkçılık ve İslam düşmanlığı; görevi, konumu, makamı ne olursa olsun insanın akli ve vicdani melekelerini yok eden bir psikozdur.