104 emekli amiral 3 nisan gününde gece yarısı Montrö Sözleşmesi ve ‘cüppeli takkeli komutan’la ilgili ortak açıklama yayınlamıştı. Bildiri, hükümet kanadı tarafından ‘darbe hevesi’ne yorulmuş, re’sen soruşturma başlatılmıştı.
İmzacı emekli amirallerden 10’u gözaltına alınmış, dördüne ise yaşı sebebiyle üç gün içerisinde emniyete müracaat edebilmesi adına tebligat yapılmıştı.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener bildiri yayınlanmasını ‘zevzeklik’ olarak nitelendirip hükümetten gelen tepkileri, “İktidar bildirinin üstünde tepiniyor” diye yorumlamıştı.
Meral Akşener’in bugünkü TBMM grup toplantısı gündeminde yine bildiri vardı. “Allah Erdoğan’a sabır versin” diyen Akşener bildiriye tepkisi üzerinden Bahçeli’yi şu sözler ile eleştirdi: “Nedense, bu bildiriyle ilgili duruşumuza, AK Parti değil, küçük ortağı daha çok bozulmuş. Sayın Erdoğan teşekkür etti diye olsa gerek, küçük ortak, dünkü grup konuşmasında köpürdükçe köpürmüş… Anayasa Mahkemesi’nden sonra, hızını alamayıp yakında Deniz Kuvvetleri’nin de kapatılmasını isterse şaşırmayın. Dün şerefsiz dediğine bugün mübarek deyip dün mektup yazıp ‘İktidarı uyarın’ diye yalvardıklarına da bugün ‘şerefsiz’ diyebilen tutarsız duruş ve söylemleri ile ülkeyi germekten başka bir fonksiyonu olmayan birinin üstünde gereğinden fazla durmak istemiyorum.”
Bildiri sonrası hükümete ‘yol göstererek’ “O amirallerin maaşı kesilsin, rütbesi sökülsün” diyen Bahçeli’nin 2004 yılında dönemin genelkurmay başkanı ve 313 komutana siyasi iktidarı uyarabilmesi adına çağrıda bulunduğu gündeme gelmişti.
Meral Akşener konuşmasında Erdoğan’a seslenerek şunları söyledi: “Bu vesile ile, Erdoğan’ı uyarmak zorundayım. Sakın ola, çok ciddi bir öfke kontrol problemi olan küçük ortağının dolduruşuna gelip bildiriyi yazanlara abuk sabuk cezalar verdirmeye kalkma. Buradaki anahtar kelime ‘verdirme’. Sorumsuzluktan darbecilik devşirmeye çalışıp da ülkeye daha fazla zarar verme.”
Son dönemde, ‘gece vakti ortalığı karıştırma modası‘ olduğunu ifade eden Akşener sözlerini şu ifadeler ile devam ettirdi: “İstifa eden bakan mı dersiniz, görevden alınan bürokrat, fesih edilen uluslararası anlaşmalar mı dersiniz, durdurabilene aşk olsun. Gece uykusu kaçan, ‘Acaba ne yapsam da, ortalığı nasıl karıştırsam‘ diye iş başına geçiyor. Bedelini ödemek de, her defasında maalesef milletimize düşüyor. Nitekim, bu modanın son örneği olarak, cumartesiyi pazara bağlayan gecenin bir yarısı, 104 emekli amiral, bir bildiri paylaştılar. Sonuçta ne oldu? İktidar, darbe edebiyatıyla, dört gün daha milletin dertlerini konuşmaktan kurtuldu. Salı günleri, partisinin Meclis grubunda, konuşacak konu bulmakta zorlanan küçük ortağa, öfke krizlerine girerek işleyeceği, yeni bir malzeme çıktı. Yine esnafın derdi konuşulmadı. Yine çiftçinin çilesi konuşulmadı. Yine işsizlerin dramı konuşulmadı. Yine aşı sırası bekleyen insanlarımız, tavan yapan vaka sayıları konuşulmadı. Yine milletimiz kaybetti, yine Türkiye kaybetti.”