Kılıçdaroğlu’nun bildirgeyi okumadan önce iktidara getirdiği eleştiriler şu şekilde sıralandı:
‘Hak hukuk adalet’ vaadi
–”Türkiye’yi 21. yüzyılın yıldızı haline getirmek için mücadele edeceğiz. Mücadelemiz; onur, hak, adalet, birlikte kardeşçe yaşama mücadelesidir. Bu ülkenin birlikte yaşamaya ihtiyacı var. Bu ülkede herkesin ekmeğe, işe ihtiyacı var. Biz bu güzel toplumu cennete dönüştürmek için mücadele edeceğiz. Belediye başkanlarımızın temel görevlerinden birisi bu olacaktır.”
Akşener ve Karamollaoğlu’na teşekkür
– “Bu toplantıdan sonra herkes alana çıkacak. Asla ve asla kırıcı bir kullanmadan, herkesi dinleyerek ve onun sorunlarına nasıl çözüm üreteceğimiz anlatarak ülke sathına yayılacağız. İYİ Parti ile işbirliği yaptık, Sayın Akşener’e ve tüm İYİ Partililere sevgilerimizi ve saygılarımızı gönderiyoruz. Saadet Partisi ile dirsek teması yaptık, bütün Saadet Partililere sevgilerimi, saygılarımı gönderiyorum.”
– “Hepimizin ortak sorunu… Türkiye iyi yönetilmiyor. Bırakın yönetilmeyi Türkiye savruluyor. Eğer bir siyasal iktidar sorunları çözme kapasitesini kaybetmişse, o siyasal iktidar çözüm üretemez bir süre sonra şikayet makamı haline dönüşüyor. Mevcut iktidar çözüm üretemiyor, vatandaşa şikayet ediyor. Çözüm üretemiyorsan o koltuğu bırakacaksın.”
‘Türkiye Cumhuriyeti bir avuç tefeciye teslim’
– “17 yıldır iktidar olanların şikayet etmeye hakkı yoktur. 17 yılda istedikleri kanunu çıkartıp, istedikleri atamayı yaptılar. İstedikleri genelgeleri çıkarttılar, istediklerini değiştirdiler. Yani 17 yıldır tek başına Türkiye’yi yönetiyorlar. Bugün Türkiye’yi bir sorunlar yumağıyla karşı karşıya bıraktılar. Dünyanın borcunu yaptılar yetmedi, şimdi borç bulmak için kapı kapı dolaşıyorlar. Borç bulunca da seviniyorlar. Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı’dan sonra Londra’daki bir avuç tefeciye teslim edildi.”
Rahip örneği üzerinden ‘bağımsızlık’ eleştirisi
–“Bugün geldiğimiz noktada siyasal bağımsızlığımız olmakla birlikte Türkiye ekonomik bağımsızlığını kaybetmiştir. Dışarıdan talimat alan bir iktidar yönetimdedir. Tweet atıyor ABD başkanı: ‘Papaz’ı bıraktın, bıraktın yoksa seni mahvederiz.’ Gece hemen toplanıyorlar: Papaz’ı serbest bırakın. hani adaletin elinde terazi, gözünde bant vardı. İkisini de aldılar Saray’a teslim ettiler.”
Kuva-i Milliye vurgusu
–“Hani bu ülkede adalet vardı. Trump emrediyor siz bırakıyorsunuz, Merkel emrediyor, siz bırakıyorsunuz. Bu ülkenin akademisyenlerini, gençlerini bırakmıyorsunuz. Türkiye’yi kurtaracak kadro Kuva-i Milliye kadrolarıdır.”
‘Sanıyor ki millet akılsız’
– “Sivas’ta diyor ki, ‘Ne diyorlar domates, patlıcan, sivri biber. Yahu düşünün bir merminin fiyatı nedir?’ Yahu şu anlayışa bakın. Domates, biber diyen kim? Vatandaş. Soğanı unutmuş ama. Mahsuni diyordu ki: ‘Yiğit muhtaç olmuş soğana. Söylesem mi, söylemesem mi.’ Bu ülkede 35 yıldır terörle mücadele ediliyor hiçbir Başbakan millete biberin fiyati kurşunun fiyatı demedi. Allah akıl fikir versin. Sanıyor ki millet akılsız millet de buna inanacak. “
‘Kime satıyorsun, Katar’a’
-“Sen askeri bu kadar seviyorsan, daha bu kış iki asker donarak öldü sen bunlara kılık kıyafet buldun mu? Eğer sen kendi kötü yönetiminin faturasını askere çıkarmaya çalışıyorsan sen neden tank palet fabrikasını satıyorsun kardeşim. Kime satıyor Katar’a satıyor. Sonra da diyor ki bu özelleştirme değil devleti yöneten kişi halkına yalan söylüyorsa ve söylemeye devam ediyorsa o kişinin bu millete toplu iğne ucu kadar faydası olmaz. (…) Bizi televizyonların başında izleyen AK Partili kardeşlerime bir soru: Dünyada kendi silah fabrikasını yabancılara peşkeş çeken bir iktidar var mı? “
–“Türkiye bu hale plansızlıktan geldi, kötü yönetimden geldi. Türkiye kötü yönetiliyor. Pahalılık, iflas, konkordato günlük hayatımızın bir parçası oldu. İsraf halen var, yazlık sarayda israf var, kışlık sarayda israf var. Sarayda oturan kişi halkın arasına 3 bin kişilik polis ordusuyla gidiyorsa onun israftan yana problemi olmaz. İsraf itibar değil görgüsüzlüktür. Bütün inançlarda da israf haramdır.”
–“Bugün günümüz yerel yönetimler. Aynı yönetimsizlik, kayırmacılık AKP’li yerel yönetimlerde de var. Onlara biz ‘Saray’ın belediyeciliği’ diyoruz. Ne demek Saray’ın belediyeciliği? Saray Belediyeciliği’nde asıl olan ranttır, ve rantın yandaşlara aktarılmasıdır(…) Peki biz ne yapacağız, ne istiyoruz? Beldede yaşayan herkese eşit davranacağız. Belediye başkanlarımız toplumun bütün değerlerine saygılı olacaklar. Bir mahallede farklı bir anlayış varsa, ve bu anlayış tarihsel değerlerden geliyorsa, saygı duyacak. İkincisi, halkça belediyecilik. Rant tüm belediyelerde vardır. Rantın halkça paylaşılmasını istiyoruz.”
İşte CHP’nin seçim bildirgesi
1- Beldede yaşayan herkese eşit davranacağız. Belediye başkanlarımız toplumun bütün değerlerine saygılı olacaklar. Bir mahallede farklı bir anlayış varsa, ve bu anlayış tarihsel değerlerden geliyorsa, saygı duyacak.
2- Halkça belediyecilik. Rant tüm belediyelerde vardır. Rantın halkça paylaşılmasını istiyoruz. Pendik Çınarca mahallesine sesleniyorum, senin sorununa biz sahip çıktık, şimdi sen CHP’yi seçeceksin. Rantı sana vereceğiz kardeşim. Üsküdar’daki, Kirazlıtepe’deki kardeşime sesleniyorum. Sen CHP’ye oyunu vereceksin. Oradaki rant sana ananın aksütü gibi helaldir.
3- Hesap veren kentler. Biz belediye başkanları olarak halktan vergi topluyoruz. Dolayısıyla harcadığımız her kuruşun hesabını belde halkına vermek biizm namus borcudur. Biz kul hakkı yemeyiz, yaptığımız her harcamayı beldeye hesap veririz. Belediyelerimiz şeffaf yönetilecek.
4- Yoksulluğu yenen kentler. Hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği kentler. Asgari ücret alan kardeşlerimize sesleniyorum. 1 Ocak’tan itibaren CHP’li belediyelerde asgari ücret 2 bin 200 liradır. İster büyükşehir ister belde. 2 bin 20 lira değil de 2 bin 200 lira almak istiyorsan oyunu CHP’ye vereceksin. Yetmiyor, 1 Ocak’tan itibaren nisan ayına kadar bütün farkları sana ödeyeceğiz.
5- Üreten ve istihdam yaratan kentler. Her alanda üretmeli. Büyükşehirler kırsalla iş birliği yapmalı. Bunu özellikle CHP’li olmayan belediyedeki insanlarıma sesleniyorum. Senin ektiğin çiçek ithal ediliyorsa, ona oy verme kardeşim. Onları sen üreteceksin. Belediye satın alacak, sen de kazanacaksın, belediye de kazanacak. Kırsalı da zenginleştireceğiz, kenti de mutlu edeceğiz.
6- Teknolojinin insana hizmet ettiği kentler. Bugün soruyorlar İstanbullulara “Nerede yaşamak istersiniz?” diye. “Kadıköy’de, Beşiktaş’ta, Kadıköy’de, Sarıyer’de isterim” diyor. Ama sözümüz söz, bütün İstanbul’u böyle yapacağız.
7- Ulaşım ve alt yapı sorunlarını çözeceğiz. İstanbululara soruyorlar: “En temel sorununuz ne?” Yüzde 50’ye yakını “Ulaşım ve trafik” diyor.
8- Nefes alan kentler. Gökdelenler, binalar, çimenler görünmüyor. Kuşlar yok oluyor. Bağcılar’da kişi başına düşen yeşil alan, 30 santimetre. Bu insan Kadıköy’de, Sarıyer’de yaşamak istiyor. Esenler’de 1 santimetre kare. Sosyal adaleti sağlayan kentler, yoksullara, yaşlılara pozitif ayrımcılık yapacağız. Engeliler için yaşanabilir kent, yoksullar için karnı doyan bir kent. Bütün çocuklara kreş yapacağız.
9- Sosyal adaleti sağlayan kentler. Yoksullara, yaşlılara pozitif ayrımcılık yapacağız. Engeliler için yaşanabilir kent, yoksullar için karnı doyan bir kent. Bütün çocuklara kreş yapacağız.
10- Kültür ve sanatı geliştiren kentler. Özelliği nedir kentte yaşamanın? Kentin bir kültürü, sanatı, sporu vardır, bunları yaşayacaksınız. Biz bunu sağlayacağız. İstanbul’da ev hanımlarının yüzde 50’si boğazı görmemiş. Yazık günah değil mi bu insanlara? Neden evlere hapsediliyorlar? Bütün bunların üstesinden geleceğiz.
11- Doğa dostu kentler.
12- Biz işçisi, memuru, emeklisi, sanayicisi, çiftçisi, öğrencisi velhasıl tüm yurttaşlarımızla beraber mutlu yaşamak istiyoruz. Bu sözün arkasında duracağız. Son, başaracağız, başarmak zorundayız, bizim mücadelemiz başarı üzerine kurulan bir mücadeledir. Bayrağımız, cumhuriyet, çocuklarımız, vatanımız, mutlu yaşamak için, düşüncelerimizi özgürce yaşamak için başarmak zorundayız. Kimlik ayrımının, inanç ayrımının yapılmaması için başarmak zorundayız. Ve biz bahara özlem duyuyoruz, baharı bu ülkeye getirmek zorundayız. Baharda bütün canlılar canlanır. O nedenle baharda başarmak zorundayız. Kavgasız, bilgiye dayalı bir mücadele vereceğiz ve başaracağız.