Öfkelen; ama sinirlerini bozma lütfen. Ben de geçen hafta yeni büronun kuruluşuyla, katil robotların yaratabileceği tehlikelerle ve de Joan Baez’le, evet, Joan Baez’le ilgilendim. Baez’in Açık Hava Tiyatrosu’ndaki konseri olağanüstüydü ve birlikte aynı havayı solumaktan çok ama çok mutlu olacağın binlerce güzel insanla bu görkemli geceyi paylaşmak da, müthişti!
Joan Baez’ler varken, cahil soytarıların katil robotlarıyla da, Burberry’lerin saygısızlıklarıyla
da baş ederiz sevgilim! Önce, Burberry ve benzeri saygısızlarla ilgili olarak sana ileteceklerim var. Burberry’nin ünlü trenchcoat’ı var ya Maria, ‘siper paltosu’ demek. Burberry, savaşta ordu için ürettiği paltoya bu adı vermiş. Sonra da, barışta, bu ismin rantını başka türlü yemeye başlamışlar. Savaşta kazandıklarıyla zengin, çok zengin oluyorlar, ardından da, savaşta kazandıkları ‘ün’ü, marka haline getirip daha da zenginleşiyorlar. Aynı kumaştan üretilen sıradan bir paltodan beş-altı misli fiyatla satıyorlar, alan oldukça. Zaten savaş ekonomisi dendiğine sadece silah üretimini düşünmemek lazım. Ordulara çok yüksek miktarlarda ürün satan bir dizi sektör var. Yiyecek sektörü örneğin. Savaşta ordulara kitlesel üretim yapan yiyecek üreticilerini biz sonraları, barış dönemindeki ‘alımlı’ yüzleriyle tanıyoruz, sigara ve ilaç üreticileri gibi… Büyük savaşlar döneminde, ordulara satılan ürünler zaten büyük bir hızla tüketiliyor, tahmin edebileceğin üzere…
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra, Kore Savaşı, Vietnam Savaşı gibi daha küçük ölçekli
savaşlar da, büyük savaş süresince iyice ısınmış olan sanayilerin aniden soğumasını önleme
gibi bir sonuç da verdiler, nice can, kan pahasına. Kitlesel üretim durmasın da, ne olursa
olsun dediler yani! Vietnam Savaşı sırasında, Amerikan ordusunun depoları sık sık havaya
uçurulurdu ya, arkasından hemen Vietnamlı direnişçiler, Vietkong bombaladı falan denirdi,
işte bunun da yalan olduğunu söyleyen belgeseller çıkmaya başladı, aslında kendi kendileri,
kendilerine ait depoları, yeniden ürün ısmarlamak için imha etmişler sevgilim. Can
çekişmekte olan bu uygarlık, kapitalist uygarlık, Burberry örneğinde olduğu gibi, saygısızlık
üzerine kurulu. İnsana, çevreye, üzerindeki tüm canlılar ile gezegene zerre kadar saygıları
yok kapitalist uygarlığı yaşatmaya çalışanların.
Ondan sonra da, yani gezegenin canını çıkardıktan sonra da, aydınlardan, bilim insanlarından, aklı ve vicdanı olan herkesten, kendilerine yardım etmelerini istiyorlar. Başka
gezegenlere gidilecekmiş masallarıyla örneğin, yapay zeka mühendislerinden, katil robot
üretmelerini istiyorlar. Öyle bir robot ki, kimi ne zaman nasıl öldüreceği kendi kendini de
geliştirebilen bazı algoritmalara kalmış. En iyisi Maria, bu konuda çok güzel bir derleme
yapmış olan Cumhuriyet Gazetesi yazarlarından Hakan Kara’nın son yazısından aktarayım:
Dünyanın önde gelen teknoloji şirketleri ve yapay zekâ uzmanları otonom silahlar
konusunda yeni bir bildiriye imza attılar.
Hükümetleri otonom silahları denetim altına alacak yasalar çıkarmaya çağırıyorlar. Katil robotlar konusunda uluslararası kurallar oluşturulmasını ve iş işten geçmeden önlem alınmasını istiyorlar. Aralarında OpenAI kurucusu Elon Musk, Skype kurucu ortağı Jaan Tallinn, yapay zekâ (AI) araştırmacısı Stuart Russell, Deepmind kurucuları Demis
Hassabis, Shane Legg ve Mustafa Süleyman gibi isimler de var.
90 ülkeden 195 kuruluş, 2 bin 636 akademisyen, bilim insanı ve teknoloji uzmanı… İmzacılar bu bildiriyle otonom silahların geliştirilmesine katkıda bulunmayacaklarını açıklıyorlar. “Future of Life Institute”nun konuyla ilgili açıklamasında şöyle bir tümce dikkatimi çekti:
“Ölümcül otonom silahlar baskı ve şiddetin güçlü araçları haline gelebilirler. Özellikle de gözetleme ve veri sistemleriyle bağlantılı olduklarında…”
Ne demek istiyorlar?
Kuruluşun açıklamasındaki bir başka tümce durumu anlatıyor: “Ölümcül otonom silah sistemleri kişilerin kimliğini belirleyip, onları hedefleyip insan müdahalesi olmadan öldürebilir.”
İşte böyle sevgilim. Buradan haberler sorarsan, Bursa’da antik Myrleia kenti üzerine
yapılmakta olan bir AVM ile ilgili tartışmaların yoğunlaştığını söyleyebilirim. Anakronik
diyebilirsin, senkronik bir haber şu anda aklıma gelmiyor, artık bununla yetineceksin bir
tanem…
Selim YALÇINER
lemanhaberyazarlar@gmail.com