Cumhurbaşkanı Erdoğan, adli yıl açılış töreninde, Türkiye’nin Doğu Akdeniz ve Ege’deki arayışının temelinde adalet olduğunu ifade ederek yaptığı açıklamasında, “Akdeniz’in zenginliğine çökme çabası modern sömürgecilik” ifadelerine yer verdi.
“Adalet mülkün temelidir sözü devletin orduyla, parayla, petrolle değil adaletle yaşadığını belirtiyor” diyen Erdoğan, adalet bu kadar önemliyken mazlumların feryatlarının yükselmesinin ayrı bir tenakuz olduğunun altını çizdi.
Erdoğan açıklamalarına şu ifadeler ile devam etti: “Doğu Akdeniz, Ege’deki hak arayışlarımızların da temelinde adalet var. Türkiye’yi 10 kilometrelik alana hapsetme çabası adaletsizlik, Akdeniz’in zenginliğine çökme çabası modern sömürgeciliktir. Artık bu gölge oyunundan bıktık. Kendine bile hayrı olmayan bir devleti, Türkiye gibi bölgesel ve küresel bir gücün önüne atıp yem etmeye çalışmak, artık komik kaçmaya başladı.”
Erdoğan’ın konuşmasından satır başları:
*Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin güçler ayrımını modern demokrasilerdeki niteliğe kavuşturdu.
*Yargı, yaptığımız reformların en yoğun yaşandığı alanların başında geliyor.
*15 Temmuz darbe girişiminde en çok ihracın olduğu kurumlar arasında Adalet Bakanlığı vardı.
*Yargı sistemimizin en önemli unsurlarından olan avukatlarımız ve barolarla ilgili rahatsızlığımı ifade etmek istiyorum. Şehit savcımız Mehmet Selim Kiraz’ı öldüren terör örgütü mensuplarına destek için açlık grevine gidenleri ikna etmek için devlet elinden geleni yapmıştır.
*Buna rağmen İstanbul barosuna bu avukatın fotoğrafının asılmasını kabul edemeyiz. Avukatların teröristlere destek vermeleri, cübbeleriyle terörist cenazelerine katılmaları kabul edilemez. Bu müvekkil-avukat ilişkinin dışındadır. Uyuşturucu baronunu savunan avukat uyuşturucu tüccarlığına, katili savunan avukat cana kast etmeye, hırsızı savunan avukat hırsızlığa kalkışmıyorsa, teröristin avukatlığını yapanın da teröristliğe soyunması mümkün değildir.
*İstanbul Barosu’na asılan pankartın, şehidimizin (Savcı Mehmet Selim Kiraz) kemiklerini sızlatmanın ötesinde anlamları olduğunu düşünüyoruz.
*Bir adalet kurumu olması gereken kimi baroların, terör örgütlerinin arka bahçesi, propaganda aracı, yasa dışı faaliyetlerinin kılıfı haline dönüşmesi çok acıdır.
*Diğer kurumlarda terör örgütleriyle böylesine içli-dışlı olan kişiler nasıl mesleklerinden men edilebiliyorsa, avukatlar için de böyle bir yöntemin gerekip gerekmediği tartışılmalıdır.
*Teröristin avukatlığını yapan terörist savunuculuğu yapamaz. Yargının tek ideolojisi adalet olmalıdır.
*Önümüzdeki dönemde avukatlıktan teröristliğe uzanan bu kanlı yolun önünü kesmek için gerekeni yapacağız.