Meke Gölü’nün iki evreli bir volkanik patlama sonucunda meydana geldiğini ve ‘dünyanın nazar boncuğu’ olarak nitelendirildiğine vurgu yapan Arık şunları söyledi: ”Meke Gölü’nün özellikle 2000’li yıllardan sonra suları çekilmiş ve günümüzde sadece kış yağışlarıyla biriken suların yaz ortasında kurumasıyla birlikte sadece tuzla kaplı bir alan olarak karşımıza çıkmaktadır. Yeraltı suyunun çekilmesinin temel nedeni, içinde olduğumuz kurak dönem ve aşırı yeraltı suyu kullanımı olarak söyleyebiliriz. Kuraklık ve meteorolojik şartları kontrol etme şansımız zayıf. Çünkü bölgedeki yağış ortalaması Türkiye ortalamasının yarısından daha az. Türkiye ortalaması 640 milimetre iken bu bölgede 250 milimetreye kadar düşüyor. Bu yağışı artıramayacağımıza göre yeraltı su kullanımının kontrol edilmesi gerekiyor.”
“Kaçak kuyuların mutlaka kontrol altına alınması gerekiyor”
Tarımsal sulamada aşırı yeraltı suyu kullanımı ile kontrolsüz ve kaçak kuyular nedeniyle Meke’de ve çevresindeki sulak alanların kuruduğunu vurgulayan Arık açıklamalarına şu ifadeler ile devam etti: “Yeraltı suları her yıl birkaç metre düşmekteyken, 2015’ten sonra birkaç metrenin de ötesine geçmiş ve 5-6 metreler seviyesine gelmiştir. Bölgede açılmış olan kaçak kuyuların mutlaka kontrol altına alınması gerekiyor… Bu şekilde su kullanmaya devam edersek tarımı daha ilerlere taşımamız oldukça zor görülüyor. Havza bazında teşvik modelleri geliştirilerek daha az su tüketen bitkilerden buğday, tahıl, arpa gibi bitkilere yönelinmesi ve bunların teşvik edilmesiyle de belki de çok su tüketen bitkilerin üretimi kendiliğinden sonlanacaktır.”
Prof. Dr. Arık, bölgedeki hayvancılıkta da değişiklikler yapılması gerektiğinin altını çizdi.