Türkiye kızamık aşısının yan etkilerine yönelik olarak 2010 yılı içerisinde gerçekleştirilen bir dizi yayının sonrasında çocuğunu aşılatmayı reddeden aileler olgusu ile tanışmıştı.
Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Bulaşıcı Hastalıkları Önleme Derneği (BUHASDER) Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Ata Nevzat Yalçın, kızamık hastalığının özellikle ilkbahar ve kış ayları içerisinde görüldüğünü, iki üç yılda bir tekrarlayan salgınlara sebep olabildiğini ifade etti.
Yılda 2 milyon ölüm
Dünyada yılda yaklaşık olarak 50 milyon kızamık hastalığı görüldüğünü dile getiren Yalçın, her yıl 2 milyonun üzerinde de kızamığa bağlı olarak ölümlerin gerçekleştiğini, yaşanan bu ölümlerin ise beş-dokuz yaş aralığında daha sık görüldüğünü aktardı.
2011’de 183, 2017’de 23 bin ret
Ukrayna, Romanya, Bosna-Hersek, Karadağ, Sırbistan, İtalya ve Fransa gibi ülkelerde aşılama oranlarının düşük olması sebebi ile vaka sayısında ciddi artış ve ölümler meydana geldiğini ifade eden profesör şu bilgileri verdi: “Türkiye’de 2011 yılında aşı karşıtlığı 183 iken, 2017 yılında 23 bin ailenin aşılanmayı reddettiği tespit edildi. Aşıyla ilgili değişik çevrelerce iddia edilen yan etkilerine ilişkin uluslararası çalışmalarda yeterli veri bulunmamakta.”
2016’da yalnızca dokuz, 2018’de ilk dokuz ayda 500 vaka
Aşı olmayıp da kızamık hastalığına yakalananlarda en sık ölüm sebebinin zatürre hastalığı olduğunu kaydeden profesöre şunları söyledi: “Kızamık hastalığı bazen kalbin dış tabakalarını etkiler hatta beyin iltihabına da neden olabilmekte. Ülkemizdeki olgularda da 2 binli yılların başında neredeyse birkaç vakaya düşmüş olmasına karşın, hastalığın 2017’de dünya genelindeki artışı ülkemizde de gözlendi. Türkiye’de 2014’te 572, 2015’te 342, 2016’da 9 vaka görülürken, 2017’de 69 olgu görüldü. 2018’in ilk 9 ayında vaka sayısı 500’ü aştı. Tüm bu gerçekler karşısında aşılanmaktan korkmayıp, kızamıktan korkmamız gerektiği gerçeğini unutmamamız gerekiyor. Kızamık aşısı hayat kurtarıyor.”
Yalçın, aşılama karşıtlarının ikna edilememesi durumunda Türkiye’yi önümüzdeki yıllarda ciddi tehlikelerin beklediğini de söyledi.
Bir aşı 10 kişiyi korur
Profesör, “Kızamık aşısı oldukça etkili bir aşı. Bir kişinin aşılanması yaklaşık dokuz 10 kişiye koruma sağlayabilmekte. Aşılanma oranlarının yüzde 95 ve üzerinde gerçekleşmesi önem taşımakta. Aksi halde virüsün yaygınlaşması hızlanmakta” diye konuştu.
Yalçın, öksürme ve aksırma ile yayılan kızamık virüsünün yaklaşık iki saat ortamda canlı kaldığını, aşılanmayan bireylerin yüzde 90’ını etkilediğini ifade etti.
‘Yan etkisi kanıtlanmadı’
2011 yılı içerisinde aşı karşıtlığı 183 düzeyindeyken, 2017 yılına gelindiğinde 23 bin ailenin aşılanmayı reddettiğini hatırlatan Yalçın, aşı karşıtlığının altı yılda bu denli yüksek bir şekilde yükselmesinin sebeplerini de açıkladı. Bunlardan birinin aşıya bağlı yan etki korkusu olduğunu ifade eden Yalçın sözlerine şu ifadeler ile devam etti: “Yayınlarda kanıtlanmış bir yan etki tanımlanmıyor. Bir diğer etken, az sayıda hekimin aşıya karşı çıkması. Diğer nedenler ise halkın yeterince bilgilendirilmemesi. Hekimlerin ve diğer sağlık çalışanlarının yeterince destek vermemesi.”