Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın cuma hutbesinde LGBT’lere yönelik olarak söylemi ile başlayan ve Ankara Barosu hakkında soruşturma başlatılmasına kadar giden tartışmanın sonrasında baroların yönetim şeklinin değiştirilmesini içeren yasa değişikliği yeniden gündeme geldi. Haziran ayı içerisinde çalışmaya başlayacak Meclis’in ilk gündem maddesi olması beklenen değişiklik hem baroların hem de Türkiye Barolar Birliği’nin yönetim sisteminde değişiklik öngörülüyor. Söz konusu düzenlemenin, Erdoğan’ın işaret ettiği üzere TMMOB’yi de kapsaması bekleniyor.
Baro ve TMMOB’ye müdahale sinyalinde bulunan Erdoğan yaptığı açıklamasında, “Ankara Barosu’nun ve aynı zihniyetteki yapıların Diyanet İşleri Başkanımız ile onun şahsında İslam’a yönelik fütursuz saldırılarına şahit olduk. Sadece bu örnek dahi meslek kuruluşlarının seçim yöntemiyle ilgili düzenlemenin aciliyetini ve ehemmiyetini göstermiştir” ifadelerine yer vermişti.
Ankara Barosu bugün bir açıklamada bulunarak, “Meslek örgütümüzün seçim esasını değiştirerek onu halkın ve avukatların sesi olmaktan çıkarıp, siyasal iktidarların kapalı gözleri haline getirmeye çalışan her türlü yasal düzenleme, vatandaşların hak arama özgürlüğüne ve savunma hakkına sınırlama getirme çabasıdır” ifadelerini kullandı.
“Cübbelerimizin anlamını unutmayacağız”
Baronun açıklaması şöyle:
“Barolar ve bazı meslek odalarının demokrasi geleneğinden çıkartılarak ‘sessiz’ meslek örgütleri haline getirilmesine ilişkin yasa değişikliği tartışmaları, son dönemlerde belirli aralıklarla gündeme getirilmektedir. Avukatlar ve meslek örgütleri olan barolar, insan olmanın en temel hak ve koşullarını korumak ve savunmak durumundadır. Var olmalarının ve bağımsızlığının yegane temeli budur. Bu nedenle, siyasal iktidarların savunma makamından rahatsızlık duymaları ve onları itibarsızlaştırarak tasfiye etmek için yasa değişikliklerini gündeme getirmeleri şaşırtıcı değildir. Ancak bu isteğin dile getirildiği her zaman diliminin, varlık nedeni ve yasal sorumlulukları nedeniyle barolarca ya da bazı meslek odalarınca hak ihlallerine ve inşa edilmeye çalışılan baskı ortamına karşı çıkıldıktan hemen sonraki zamana denk gelmesi ise son derece anlamlıdır.
Meslek örgütümüzün seçim esasını değiştirerek onu halkın ve avukatların sesi olmaktan çıkarıp, siyasal iktidarların kapalı gözleri haline getirmeye çalışan her türlü yasal düzenleme, vatandaşların hak arama özgürlüğüne ve savunma hakkına sınırlama getirme çabasıdır. Bu çabalar, onu sergileyen baskı düzeninin ömrü kadar sürecektir ama avukatlık mesleği boyun eğmeyi inatla reddeden bir meslek olarak her zaman var olacaktır. Barolar ve avukatlar, hak savunucusu olarak bireyin ve halkın yanındadır. Var olduğumuz müddetçe önünde düğme ve ilik olmayan cübbelerimizin anlamını unutmayacağımıza ve mesleğimize başlarken ettiğimiz yeminden dönmeyeceğimize dair halkımıza söz veriyoruz.”