Hatırlarsınız bizim bir dombili vardı. Gerçek tavuk, sığır, öküz ve kazlara, internetten sanal tavuk, sığır, öküz, kaz satıp 500 milyon liracık tokatlayıp Uruguay’a uzamıştı. Altına çekmişti bir Ferari, fırfır Mondevideo sokaklarında manitacılık yapıyordu, dombişim benim…
Bizim dombilinin sanki ikiz kardeşi Kolombiya dombilisi Anthony Gignac da geçenlerde yakalandı.
Ovvv bu da fena dolandırıcı haa…
Öyle böyle değil 30 yıl ”Suudi Prens’iyim kardeşim ben” diye el-alemi kekledi.
Şimdi bu iki dombilinin öncelikle fiziksel özelliklerini bahsetmek lazım…
Dolandırılanlar belki bu görüntüye kanıyor.
Öncelikle çipil çipil siyah masumane gözler,
sanki o sizi değil de siz onu dolandırıyormuşsunuz izlenimi yaratan hafif bir sırıtış,
Düz ve alına düşen anlamsız saçlar,
Toparlak yumurta surat,
Koca g.t, koca göbek…
Sanki böyle bakkala çukalat almaya gönderseniz üç kere-beş kere tembihleyeceğiz bir model işte…
Amma ve lakin tokatlamadıkları kalmıyor bu modellerin,
bundan mütevellit dolandırıcılık mesleğini iş edinirseniz kesin olarak yaratacağınız imaj bu olmalı…
Şimdi efendim bizim dombilinin marifetlerini bilen biliyor zaten, Kolombiya dombilisinin traji komik bir şekilde sonlanan kariyerini masaya yatıralım derim…
47 yaşındaki Anthony Gicnac, aslen Kolombiyalı ama Amerikalı bir aile tarafından evlat edinerek Miami’de büyüyor. İlk olarak 15-16 yaşında ufak çaplı hırsızlıklar ile kariyerine ilk adımı atıyor.
İslah evinde bir kaç ay takılıp çıkıyor.
20 yaşında sahte kimlik ve çeşitli alavere dalavere işleriyle Miami’de lüks bir daire ve ilk Ferrari’sine kavuşuyor.
2008’de büyük bir oteller zincirini ve bir kaç şirkete yüklü miktarda yapıştırıyor.
Ne hikmeti kerimeyse kefalette yırtıyor.
Zamanla Londra-New York- Miami üçgeninde kendisi Suudi Prens olarak tanıtarak milyoncukları cebe atıyor.
Prense gel vatandaş, prens görmesek…
Neyse efendim, bizim Kolombik dombili hakkında kırmızı bülten çıkarılıyor.
Son olarak geçen yılın Mart ayında dombişin adamlarından biri, Amerikalı ünlü yatırımcı Jeffrey Saffer’i arayarak, Suudi Prens’in (dombili) adamcağızın tatil beldesine 440 milyon dolar yatırmak istediğini söylüyor.
Sazan Jöfriy, zokayı yutuyor.
Sahte Prensimiz ile Miami’deki okyanus manzaralı dairesinde çalsın sazlar-oynasın kızlar yapıyorlar.
Bizim dombili, Jöfriy Bey’e Dubai Bankası’ndan 600 milyon dolarlık sahte teminat mektubunu gösteriyor.
İşlere bak sen işlere…
İş anlaşması, imza mimza olayları için Colorado Aspen’deki yatırımın yapılacağı mekana gidiliyor.
Üç-beş gün daha yanar dönerli eğlence falan feşmekân derken, Jöfriy Bey bir şeyden kıllanıyor.
Ulan bizim Suudi Prens, sürekli domuz eti yemeği istiyor.
İştahı da iyi haaa… Bir oturuşta koca domuzu indira-gangi ediyor.
Jöfriy Bey, ”Müslümanlar domuz eti yemez ki, nasıl suudi prens lan bu?” diyerek olayı ayıkıyor.
Hemen, eski dedektif kankasından bizim dombiliyi eşelemesini istiyor.
Abooovvvvvv… Kulaklarına inanamıyor.
Ancak ufak bir hata ediyorlar. FBI’a haber vermeden önce apar topar anlaşmayı iptal ediyorlar.
Bu sefer bizim dombili işi çakazlıyor.
Kaşla göz arası buhar oluyor.
En nihayetinde geçen ay Florida’da havalimanında paket ediliyor.
Bavulundan ve ikametgahından farklı isimlerin olduğu kartvizitler, sahte diplomatik plakalar, kredi kartları, binlerce dolarlık nakit, çok sayıda İsveç saati, altın takılar, Suudi Kraliyet Ailesi adına düzenlenmiş mali belge ve pasaportlar ele geçiriliyor.
Kolombik dombilimiz şuan Florida Eyalet Mapushanesi’nde zenci abileriyle ip hopluyor, Ağustos’da görülecek mahkemesini bekliyor.
Fakat bir yolunu bulur, eder bu tipler.
Eee, aç gözlülüğün sonu.
Yersen o kadar domuzu, mapusta alırsın soluğu…