Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) bugüne kadar koronavirüs salgınının öksürük ve hapşırma sonucu saçılan damlacıklar yoluyla bulaştığını söylüyor, bu damlacıkların havada asılı kalarak yayıldığına ya da bulaşma riski oluşturduğuna dair veri olmadığını savunuyordu.
“Ortaya çıkan veriler gözardı edilemez”
BBC’nin yaptığı habere göre Dünya Sağlık Örgütü yetkilisi Benedetta Allegranzi, örgütün verilere yönelik olarak yeni değerlendirmesini şu ifadeler ile açıkladı: “Kalabalık, kapalı, iyi havalandırılmayan ortamlarda corona virüsünün hava yoluyla bulaşmasına dair ortaya çıkan veriler gözardı edilemez.”
Diğer taraftan Dünya Sağlık Örgütü yetkilileri, bu yöndeki verilerin daha fazla değerlendirmeye tabi tutulması gerektiğini de belirtti.
“Birçok görüşmede sunduğumuz verileri reddettiler”
32 ülkeden 239 bilim insanı, Dünya Sağlık Örgütü’ne açık mektup yazarak koronavirüs salgınının hava yolu ile bulaşma riskini azımsadıkları için suçlamada bulunmuş, verileri kabul etmesini talep etmişlerdi.
Söz konusu mektupta imzası yer alan ABD’deki Colorado University’den kimyacı Jose Jimenez, şu ifadeleri kullandı: “Bu kesinlikle Dünya Sağlık Örgütü’ne karşı bir saldırı değil, bilimsel bir tartışma. Fakat olayı kamusallaştırmak istedik çünkü kendileriyle yaptığımız birçok görüşmede sunduğumuz verileri reddettiler.”
“Birçok bölgede yeterli ekipman yok”
Bir diğer imzacı Benjamin Cowling ise ellerindeki verilerin ‘önemli sonuçlar içerdiğini’ ifade etti.
Hong Kong Üniversitesi’nde görevli profesör şu ifadeleri kullandı: “Hava yoluyla bulaşma riski varsa sağlık çalışanlarının en iyi koruyucu ekipmanı giymesi lazım… DSÖ’nün Covid-19’un hava yoluyla bulaşması konusunda konuşmak istememesinin bir nedeni de dünyanın birçok bölgesinde bu tür özel maskelerin yeterli sayıda bulunmaması.”
Toplum açısından da bu durumun risk oluşturduğunu ifade eden Cowling, şöyle devam etti: “Havada asılı kalan partiküllerle bulaşma riskinin olduğunu düşünüyorsak, toplumsal açıdan çok sayıda bulaşmaya yol açacak geniş katılımlı etkinliklerin engellenmesi, iyi havalandırılmayan, kalabalık ve uzun süreli yakın temasa yol açan kapalı ortamlardaki etkinliklerin engellenmesi üzerinde çalışmamız gerekir.”