İlaç tasarımları üzerine çalışmakta olan Bahar, Kovid-19 salgınına çare olabilecek bir ilaç geliştirme projesinde de yer alıyor. 2016 yılı içerisinde dönemin ABD Başkanı Barack Obama’nın davetlisi olarak Beyaz Saray’da bir konuşma yapan Bahar, DHA’ya açıklamalarda bulundu: “Bu seçim aslında şimdiye dek yürüttüğüm araştırmaların saygın bir bilim kurumu tarafından kabul görmesi anlamına geliyor. Bu da çok gurur verici bir şey tabii… Seçimler genelde bir veya birkaç üyenin sizi kurula önermesiyle oluyor. Birkaç yıl önce beni önermişler. Seçildiğimi pazartesi günü öğrendim… Şunu özellikle vurgulamak isterim, bu akademiye seçilmeme neden olan çalışmalarımın başlangıcı Boğaziçi Üniversitesi’ndeki yıllarıma dayanıyor.”
Bahar, Kovid-19 salgını ile ilgili olarak çalışmalarını ise şöyle anlattı: “Corona virüsü ortaya çıktıktan sonra, bununla ilgili de grubumuz çok yoğun bir şekilde çalışmaya başladı. Virüsün hücreye girmesine nasıl engel olabiliriz, çoğalmasını nasıl azaltabiliriz, o tür sorulara yanıt arıyoruz. Şu anda birkaç laboratuvarda bizim simülasyonlar sonucu tahmin ettiğimiz birtakım verilerin deneylerle doğrulanmasına çalışılıyor. Özellikle belirli bir proteine odaklandık. Virüsün yüzeyinde, insan hücresinin reseptörlerini tanıyan Spike proteinleri var. Bu proteinlerle, virüsün hücre içine girmesini sağlayan ACE2 reseptörleri arasındaki etkileşime engel olarak, virüsün vücutta enfeksiyon yaratmasının önüne geçmeye çalışıyoruz. Bu etkileşimin önüne geçecek ilaçların peşindeyiz.“
“Amacımız bu enzimin çalışmasına engel olmak”
‘Antikoagülan’ denen kan sulandırıcı bazı ilaçların, buna yardımcı olabileceğini düşündüklerini anlatan Bahar açıklamalarına şu ifadeler ile devam etti: “Kan sulandırıcı ilaçların bağlandığı protein, virüsün insan hücresine girmesini kolaylaştıran bir enzim (proteaz). Bu enzim virüsün yüzeyindeki Spike proteininin kendisini içeri alacak ACE2 reseptörünü tanımasına yardımcı oluyor. Amacımız bu enzimin çalışmasına engel olmak. Bazı kan sulandırıcılar bu işi görüyor, gözlemlerimize göre.“
Boğaziçi Üniversitesi’ndeki 15 yıllık kariyerinin sonrasında 2001 yılı içerisinde ABD’ye giden Bahar, aynı zamanda Amerikan Ulusal Sağlık Enstitüsü’nün (NIH) desteklediği projeler ile biyolojik bilimler ve ilaç tasarımları alanında çalışmalar yürüten iki farklı merkezde daha başkanlık görevini yürütüyor.
Dört Türk üye daha var
157 yıllık geçmişi, 190’ı Nobel ödüllü, 2 bin 900 üyesi bulunan Amerikan Ulusal Bilimler Akademisi dünyanın en seçkin bilim akademisi olarak kabul ediliyor. 3 Mart 1863’te, ABD başkanını bilim ve teknoloji konularında bilgilendirmek göreviyle ABD parlamentosunun kurduğu akademi, 2005 yılında, Nobel ödülü alan Prof. Dr. Aziz Sancar’ı üye olarak seçti. 2014 yılında da MIT Ekonomi Profesörü Daron Acemoğlu üyeliğe seçildi.
Farklı ülkelerden ABD vatandaşı olmayan bir grup bilim insanını da yabancı üye olarak seçen akademinin bu üyeleri arasında jeofizik mühendisi Prof. Dr. Celal Şengör ile antropolog Prof. Dr. Mustafa Özdoğan yer alıyor.