İslam İşbirliği Teşkilatı’nda gündeme ilişkin dikkat çeken açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye ile ilgili mesajında ‘siyasi çözüm’ desteği istedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İslam İşbirliği Teşkilatı toplantısında gündeme ilişkin dikkat çeken açıklamalarda bulundu. LGBTİQ+’ları hedef alan Erdoğan, “Küresel bir dikta aracı halini alan LGBT dayatması da hem aile kurumunu hem de İslami değerleri zayıflatmayı amaçlayan bir diğer tehdittir” dedi.
Erdoğan, Batı’yı “İnsanların dinlerini yaşamasına mani olmak, zorbalıkla inançlara müdahale etmek, kendi hayat tarzını dikte etmek orta çağın engizisyon ruhunu yeniden hortlatmak demektir” diye eleştirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasından satır başları;
Salgınla başlayan enerji ve emtia fiyatlarındaki artışla tırmanan küresel kriz yeni boyutlar kazanarak devam ediyor. Enflasyon ve işsizlik rakamları son 50-60 yılın zirvesine ulaşmış durumda. Faizleri yükselterek enflasyonu kontrol altına alma çabaları şimdiye kadar beklenileni veremedi. Enerji kesintileri AB’de ciddi sorun haline geldi. Hayat pahalılığın sebep olduğu ekonomik zorluklardan az ya da çok etkileniyoruz. Bu süreci başarıyla yönetsek de kimi olumsuzlukları biz de hissediyoruz. Tüm dünyada resesyon beklentilerinin artması tünelin sonundaki ışığın henüz görülmediğine işaret etmektedir.
Bugün İslam karşıtlığı batılı siyasetçilerin oy devşirmek veya başarısızlıklarını örtmek için en sık başvurduğu araçlardan birisidir. Lafa gelince demokrasi ve özgürlükler konusunda mangalda kül bırakmayanlar mesele Müslümanların özellikle de Müslüman kadınların hakları olunca en faşist uygulamaları devreye almaktan çekinmiyorlar. Kimi Avrupa ülkelerinde başörtüsüne okul iş hayatı ve kamusal alanda getirilen hukuk dışı kısıtlamalar bunun en çarpıcı örnekleridir. Küresel bir dikta aracı halini alan LGBT dayatması da hem aile kurumunu hem de islami değerleri zayıflatmayı amaçlayan bir diğer tehdittir. Hangi cafcaflı ambalaja konursa konsun insanların dinlerini yaşamasına mani olmak, zorbalıkla inançlara müdahale etmek, kendi hayat tarzını dikte etmek orta çağın engizisyon ruhunu yeniden hortlatmak demektir. Şüphesiz bu faşist dalgadan Müslümanlarla birlikte, dili, kültürü ten rengi farklı diğer gayrimüslimler de etkileniyor. Irkçılığın bu yeni biçimiyle mücadelede teşkilatımız bünyesindeki dayanışmanın güçlendirilmesi büyük önem taşıyor.
15 Mart’ın BM Genel Kurulu tarafından İslamofobi ile Mücadele günü olarak kabul edilmesi uluslararası topluma verilmiş bir mesajdır. Yunanistan’daki Müslüman Türk azınlığına yönelik haksız ve hukuksuz uygulamalar artarak devam ediyor. Yunanistan’daki kardeşlerimizin dini liderleri tanınmıyor, vakıfları ve hakları gasp ediliyor. Kimlikleri reddediliyor. İslam alemi Yunanistan’da zulme uğrayan kardeşlerimin durumuna daha fazla seyirci kalmamalıdır. Kıbrıs Türkü kardeşlerimizin maruz bırakıldıkları hak ihlallerini de biliyorsunuz. Filistin meselesinin 1967 sınırlarında bağımsız egemen coğrafi bütünlüğe sahip Filistin devletinin vücut bulmasıyla çözüme kavuşturulmasını destekliyoruz.
Suriye’nin çatışma, insani kriz, terör sarmalından kurtulması için İslam ülkeleri daha güçlü irade koymalı siyasi çözüm çabalarına etkin destek vermelidir. İlk günden beri proje mahsulü bir yapı olduğu bilinen DEAŞ’la mücadele kisvesiyle PKK ve uzantılarına destek verme oyunu artık son bulmalıdır.