YazarlarEzgi SandıkçıCaravaggio: Kutsal ve Kafir Bir Hayat

Caravaggio: Kutsal ve Kafir Bir Hayat

- R E K L A M -

Caravaggio: Kutsal ve Kafir Bir Hayat

Michelangelo Merisi, 29 Eylül 1571’de Lombardiya’daki Caravaggio’da doğdu. Daha sonra Michelangelo da Caravaggio olarak tanındı. Caravaggio henüz 6 yaşındayken taş ustası olan babası ve neredeyse tüm erkek akrabaları vebadan ölmüştü. Annesi tek başına büyütmek üzere dört çocuğuyla yalnız kaldı. Annesinin ailesi, akraba kızlarından biri olan Constanza’nın, İtalya’nın önde gelen soylu ailelerinden biri olan Sforza ailesiyle evliliği dolayısıyla Colonna hanedanı ile bağlantılıydı. Caravaggio’nun teyzesi Margherita, Constanza Colonna’nın çocuklarına süt anneliği yaptı ve arazilerinde küçük bir mülkle ödüllendirildi. Caravaggio, hayatının ilerleyen yıllarında birkaç kez korunma adına Constanza Colonna’ya gelecekti, Constanza’nın Caravaggio üzerinde O’nun iyiliğini gözeten anaç ilgisi var gibi görünüyordu. Hamileri arasında O’nun resimlerinden hiçbirini almaya çalışmayan tek kişi Constanza’ydı. Caravaggio’nun kendi annesi 1590’da öldü ve mülkü hayatta kalan üç çocuğu arasında paylaştırıldı. Bundan sonra Caravaggio ailesiyle tüm bağlarını kesmiş görünüyor.

Caravaggio Portresi, 1621, Ottavio Leoni

Caravaggio, 13 yaşında Milano’da bir sanatçı olan Simone Peterzano’nun yanında 4 sene boyunca yılda 24 altın scudi karşılığında çıraklık yaptı. Peterzano, Caravaggio’nun hemen küçümsemeye başladığı vasat bir sanatçıydı. Efendisinden aşağılayıcı bir şekilde ‘Monsenyör Salatası’ olarak söz etti – yemesi için kendisine verilen yetersiz tayınlara atıfta bulundu. Bu döneme ait günümüze ulaşan çizim veya resim bulunmamaktadır. Caravaggio’nun 1588’de çıraklığını bitirdikten sonra ne yaptığı belirsizdir. Milan, sokak suçlarının yaygın olduğu ve 1580’ler ve 1590’larda cinayet oranının hızla yükseldiği şiddetli bir şehirdi. Caravaggio, ‘bazı tartışmalar’ nedeniyle 1592’de Milano’dan Roma’ya kaçtı. Birini, muhtemelen bir polisi öldürdüğüne ve bir yıl gözaltında tutulduğuna dair bir iddia vardır ancak bu bilgi kesin değildir.

Caravaggio’nun çizmeyi öğrendiğine dair hiçbir kanıt yoktur ve görünüşe göre büyük oranda resim yapmayı kendi kendine öğrenmiştir. Tekniği ön eskizleri içermiyordu, hatta figürlerin başlarının konumunu boyada kesikler yaparak işaretliyordu. Yukarı bir kaynaktan gelen aydınlatmayı kullanarak, tuvalde ‘ıslak üzerine ıslak’ boyama yapma eğilimindeydi. Resimlerinde esas olana odaklandı ve zemini siyah olarak kullandı. Fahişeleri ve proleterleri model olarak seçti. Resimleri rahatsız edici derecede gerçekti ve çoğu zaman çok kanlıydı. Bazen arka planda bir figür olarak kendini de resme dahil etti. Hayatı kötüleştikçe üslubu daha sert ve kasvetli hale geldi ve bir biyografi yazarı, resimlerden ruh hali hakkında birçok çıkarım yaptı.

1592 sonbaharında Caravaggio, yolunu yine şiddet içeren bir bölge olan Roma’daki Sanatçılar Mahallesi’ne çevirdi. Roma’daki ilk günlerinde, kaba olmasına rağmen, resimlerini karakterize edecek olan ışık ve gölgenin aşırı kontrastını gösteren ‘Bıçakla Armut Soyan Çocuk’ resmini yaptı. Bu dönemin ‘Meyve Sepetli Çocuk’ ve ‘Bacchus’ gibi diğer resimlerinin eşcinsellik arzusunu gösterdiği söylenir, ancak Graham-Dixon, Caravaggio’nun omniseksüel olduğunu ve hem erkeklerle hem de kadınlarla ilişkisi olduğunu savunur.

Davut ile Goliat’ın Başı, 1610

Caravaggio, Roma’da geçirdiği zamanın başlarında yıldızı parlayan Cardinal del Monte ile tanıştığı için şanslıydı ve 1595-1599 yılları arasında Kardinal’in evinde yaşadı. Caravaggio, Monte’nin himayesi sayesinde komisyonlar almaya başladı. Del Monte ailesinin bir üyesi olarak Caravaggio, çok hoşlandığı silah taşıma hakkını da aldı.

Asalet ve erdem, o günlerde Roma’da öncelikli kavramlardı. Kişinin onurunu koruması, itibar kaybından kaçınması ya da intikamını alması çok önemliydi. Biri size hakaret ederse geleneksel intikam karşılığı  ‘sfregio’ denen yüz kesme veya ‘deturpatio’ denen kapısını tahrif etmekti (kapı yüzü temsil ettiği için) . Ve gururlu, çabuk alınan, öfkeli, fevri, kendi kendini sabote etme ustası Caravaggio, böyle bir dünyanın içine gelmişti.

Caravaggio’nun, Baglione adlı çağdaşı olan sanatçıya karşı özel bir nefreti vardı ve onu çok küçümsüyordu. Bu duygular karşılıklıydı, Baglione, Caravaggio’yu aşk tanrısı Cupid ile cinsel ilişki sırasında suçüstü basılan bir şeytan olarak resmetti; bu, Roma’da ters ilişki en büyük suç ilan edildiğinden beri yapılan en ciddi hakaretti. Bir süre sonra1603 yılında, Baglione hakkında bir takım aşağılayıcı şiirler halka açık yerlere asıldı. Bu olay sonrasında Caravaggio ve birkaç kişi iftira ve hakaretle suçlandı. Tanık kürsüsünde Caravaggio, sanatçı meslektaşını hor gördüğünü gizlemedi. Duruşmanın kesin sonucu belli değil ancak Caravaggio’nun bir erteleme aldığı ve olası herhangi bir cezai sonuca maruz kalmadığı görülüyor.

Madonna Dei Plafrenieri, 1605-1606

1604’te Caravaggio, kaypaklık ve tutarsız davranış konusunda bir şöhret geliştiriyordu. ‘Bakire’nin Ölümü’nü betimleyen bir mihrap çok gecikmişti. Nisan 1604’te bir garsona bir tabak dolusu enginar fırlattı ve ardından onu kılıcıyla tehdit etti. Bunun için haziran1604’te mahkum edildi, ancak cezasının ne olduğu bilinmiyor. Aynı yılın ekim ayında polise taş attığı için tutuklandı. Mayıs 1605’te silah taşımaktan tekrar gözaltına alındı. Temmuz 1605’te bir kadının ön kapısını (deturpatio) tahrif ettiği iddia edildi. Aynı ay asistan bir noter, Caravaggio’nun kendisine saldırdığını iddia etti. Caravaggio daha sonra kefaletle serbest kaldığı mahkemeye katılmayarak muhtemelen Cenova’nın önde gelen soylularıyla güçlü bağları olan Colonna ailesinin yardımıyla Cenova’ya gitti. Davaya gelmediği için mahkemeye saygısızlıktan para cezasına çarptırıldı. Bir özür imzalayarak Roma Valisinden af ​​aldı. Hemen yine ekim 1605’te, bu aftan sadece birkaç gün sonra eski ev sahibesinin penceresini taşladı. Aynı ay bir kavgada yaralandı, ancak polisle işbirliği yapmayı reddetti. Daha sonra Palafrenieri Şapeli için yaptığı ‘Madonna’ yerinden kaldırıldı çünkü fahişe arkadaşını model olarak kullandığı Madonna çok fazla dekolte gösteriyordu.

28 Mayıs 1606’da Caravaggio Ranuccio Tomassoni’yi Roma’da bir tenis kortunda öldürdü. Kavgaya neyin sebep olduğuna dair bazı teoriler var ancak Graham-Dixon bunun muhtemelen Tomassoni tarafından yönetilen bir fahişeyle veya Tomassoni’nin karısıyla ilgili – o zamanlar İtalya’da yasadışı olan – bir düello olduğunu savunuyor. Bu olaya karışan herkes olay yerinden kaçtı ve hepsi daha sonra gıyabında zorunlu sürgün cezasına çarptırıldı. Caravaggio ayrıca, artık herhangi birinin onu öldürebileceği ve ödül talep edebileceği anlamına gelen “bando capitale”(sermaye duyurusu) ilan edildi.

Caravaggio, Palazzo Colonna’ya kaçtı ve kendini Constanza Colonna’nın insafına bıraktı. Ertesi gün Contanza’nın atlı arabalarından biri Caravaggio’yu Alban Tepeleri’ndeki bir Colonna beyliğine götürdü. Oradan Ekim 1606’da Napoli’ye gitti ve muhtemelen Constanza’nın Chiaia’daki konutunda ikamet etti. Oradayken, Roma’da başka bir cinayet komplosu ile suçlandı, ancak bunun da sonucu bilinmiyor. Haziran 1607’de Aziz John Şövalyeleri Tarikatı’na katılmak için Malta’ya gitti. Bu da muhtemelen Constanza Colonna tarafından organize edildi, zira kendi oğlu Fabrizio Sforza Colonna da birkaç yıl önce utanç verici bir olaydan ötürü aynı şekilde burada rehabilite edilmişti. Şövalye rejiminin sert disiplinine bir yıl sonunda uyum sağlayan Caravaggio, imzaladığı tek resim olan meşhur ‘Aziz Vaftizci Yahya’nın Başının Kesilişi’ tablosunu tamamladıktan sonra temmuz 1608’ de en düşük rütbe ile şövalye ilan edildi. Tarikat siparişten o kadar memnun kalındı ki, Caravaggio ayrıca bir altın zincir ve iki köle ile ödüllendirildi. Birkaç hafta sonra, meydana gelen bir arbede kendisinden daha yüksek rütbeli bir Adalet Şövalyesine kasten saldırdığı için tutuklandı. Bu tutuklamanın ardından Caravaggio, Sant’Angelo Kalesi’nde ürkütücü bir yer altı hücresine hapsedildi. Daha önce hiç kimse bu hücreden kaçamamıştı ama dikkat çekici bir şekilde  Caravaggio bunu başardı – muhtemelen gardiyanlara rüşvet verdikten sonra. Daha sonra nezninde Tarikat tarafından görevinden alındı.

Caravaggio daha sonra İspanya Kralı İkinci Philip’in kontrol ettiği Sicilya’yadaki Syracuse’a gitti. Senato’dan kendisi için Aziz John Şövalyelerine karşı biraz koruma sağlayabilecek bir komisyon almayı başardı. Hıristiyan yer altı mezarlarının üzerinde oturmuş kiliseye ‘Aziz Lucia’nın Şehit Edilişi’ni yaptı. Messina’ya taşındı ve burada kendi portresini de dahil ettiği, özellikle sade ve karanlık bir tablo olan ‘Aziz Lazarus’un Dirilişi’ni gerçekleştirdi. En büyük eseri olarak tanımlanan ‘Çobanların Tapınması’ adlı bir sunak bölümü yaptı. 1969’da – iddiaya göre bir mafya patronu tarafından sipariş edildiği için – çalındı ​​ve bir daha bulunamadı. Messina’da bir öğretmene saldırdı ve 1609 yazında buradan da ayrılmak zorunda kaldı. Palermo’ya taşındı, ancak kısa süre sonra papalık affı için müzakereler sürerken Napoli’ye geri döndü. Caravaggio, Sicilya’dayken bazen kendisinden bir Şövalye olarak bahsederek, tıpkı Roma’da artık Del Monte’nin evinde yaşamadığı zamanlarda olduğu gibi silah taşıma hakkı talep etti.

1609’da Napoli’de Caravaggio bir tavernanın önünde dört adam tarafından pusuya düşürüldü. Yüzü (sfregio) ve çeşitli yerleri kesildikten sonra acı çekerken yere bastırılmış halde tutuldu. Biyografi yazarına göre, bu muhtemelen Caravaggio’nun Malta’da saldırdığı Şövalye tarafından tezgahlanan bir intikam saldırısıydı. Görme bozukluğu ve titreme, bu saldırıdan geriye kalan sorunlar oldu ve bunların etkileri son tabloları olan Aziz Petrus’un Reddi ve Azize Ursula’nın Şehit Edilişi’nde açıkça görülebilir.

Temmuz 1610’da Caravaggio, Roma’ya dönmek için son girişimini yaptı. Herhangi bir papalık affının kabul veya müzakere edilip edilmediği açık değil. Özenle sarılmış ve affını sağlamanın bedeli olan, ikisi ‘Aziz Vaftizci Yahya’ ve biri ‘Mecdelli Meryem’ olmak üzere üç tablo ile,  bir felucca ya binerek Roma’ya doğru yelken açtı. Tekne Palo’ya yanaştığında tutuklandı. Neden olduğu belli değildir. Serbest bırakıldığında kayıkçıdan veya resimlerden hiçbir iz yoktu. Tekneyi görebilmek umuduyla sıcak temmuz güneşi altında sahil boyunca dolaştı.

Caravaggio Porta Ercola köyüne vardığında ateşi yükselmişti. 18/19 Temmuz 1610’da orada öldü. Son resimlerini güvence altına almak için hemen yakışıksız bir mücadele başladı.

1609’da Napoli’deki vahşi saldırıya kadar Caravaggio’nun herhangi bir tıbbi sorunu bilinmiyordu. Ölümü, saldırının sonrasına bağlanıyor. Caravaggio’nun akıl hastalığından muzdarip olduğuna dair ileri sürülen hiçbir bilgi yok. Graham-Dixon, aşırı derecede içip içmediği (veya yasadışı uyuşturucu kullanıp kullanmadığı) hakkında yorum yapmıyor. Ancak, karıştığı şiddet olayları genellikle meyhanelerin içinde veya hemen dışında gerçekleşti. Buna ek olarak boyadaki toksinlerden kaynaklanan Ressam Koliği , o dönem bilinen bir rahatsızlıktı ve hastalar semptomları hafifletmek için genellikle çok içki içme eğilimindeydiler. Belki bu yüzden çok fazla içmiş olabilir.

Ne olursa olsun Caravaggio’nun birincil bozukluğu kişiliğidir. Bugünlerde yaşasa, ciddi suçlarının birinin ardından kesinlikle adli psikiyatrik bir değerlendirmeye sevk edilirdi.

Del Monte ve Colonna ailesine rağmen Caravaggio, güç ve himaye hiyerarşilerinde hiçbir zaman güvenli bir yer edinemedi. Yerleşik bir hayata çok yaklaştı ama bunu her zaman sabote etti. Asistanları ve öğrencileriyle hiçbir zaman kendi stüdyosunu kurmadı. Ancak kendi kendini yetiştirmiş, kibirli, kavgacı biri olmasaydı, zamanını model aldığı alt sınıf karakterlerle geçirmeseydi, muhtemelen resimleri orijinalliğini, gerçekçiliğini ve gücünü bulamayacaktı.

Okumadan önce Caravaggio’ya özel bir ilgim olmamasına rağmen, kitabı çok sürükleyici buldum. Adli bir psikiyatr için büyüleyici bir okuma çünkü malzeme çok tanıdık geliyor, ancak burada konu, Batı sanatını sonsuza dek değiştirdiği söylenen 400 yıl önceki istisnai bir ressam.



Yazan: Uzm.Adli Psikiyatrist Crystal Romilly, BSc, MBBS, MRCPsych (2011) 
Çeviri: Ezgi Sandıkçı

Adli Psikiyatri ve Psikoloji Dergisi (Journal of Forensic Psychiatry & Psychology) 22.Sayı, No:3,Haziran 2011, 472-478

Yazı linki : https://doi.org/10.1080/14789949.2011.583053

Kitap Adı: Caravaggio:  Kutsal ve Kafir Bir Hayat, (Caravaggio: a life sacred and profane) Andrew Graham-Dixon, Londra, Allen Lane ( Penguin Books Basımı), 2010, 514 pp..,ISBN 978-0-713-99674-6

© 2011, Crystal Romilly

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

Son Dakika

Domuz kalbi nakledilen ikinci hasta da hayatını kaybetti

20 Eylül gününde genetiği değiştirilmiş domuz kalbi nakledilen Amerikalı Lawrence Faucette, 40 gün sonra hayatını kaybetti.

Turistik Doğu Ekspresi’nin biletleri 6 bin ila 12 bin 500 lira olarak açıklandı

Turistik Doğu Ekspresi biletleri satışa çıkarıldı. 11 Aralık gününde başlayacak olan seferlerin fiyatı bu yıl 6 ila 12 bin 500 lira olarak belirlendi

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’tan Can Atalay açıklaması: Yargı bağımsız, tarafsız en doğru kararı verecektir

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, TİP milletvekili Can Atalay’ın tutukluğuna ilişkin ‘tarafsızlık’ diyerek yorum yapmaktan kaçındı.
- R E K L A M -

İlginizi Çekebilir

Eren Düzenli, İzmir Devlet Senfoni Orkestrası ile birlikte çalacak

50'nci sanat sezonunda birbirinden değerli şef, solist ve müzisyeni sahnesinde ağırlayan İzmir Devlet Senfoni Orkestrası, 15 Kasım Cuma, saat 20.00’da şef Christoph Mathias...

“Yarışı önde götürdüğüm için saldırıyorlar”

İstanbul Barosu Başkan adayı Ali Gürbüz,  sosyal medya hesabı üzerinden kendisi hakkında çıkan iddialara ilişkin açıklama yaptı. Sosyal medya...

Domuz kalbi nakledilen ikinci hasta da hayatını kaybetti

20 Eylül gününde genetiği değiştirilmiş domuz kalbi nakledilen Amerikalı Lawrence Faucette, 40 gün sonra hayatını kaybetti.

Turistik Doğu Ekspresi’nin biletleri 6 bin ila 12 bin 500 lira olarak açıklandı

Turistik Doğu Ekspresi biletleri satışa çıkarıldı. 11 Aralık gününde başlayacak olan seferlerin fiyatı bu yıl 6 ila 12 bin 500 lira olarak belirlendi
- Advertisement -spot_imgspot_img

Çok Okunanlar

İBB Afet Yardım Kampanyası başlattığını duyurdu: İhtiyaç listesi ve toplama merkezleri paylaşıldı

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), meydana gelen depremin sonrasında afetzedelerin ihtiyaçlarını karşılayabilmek adına ‘Afet Yardım Kampanyası’ başlattığını duyurdu. İhtiyaç listesi ve toplama merkezleri paylaşıldı.

Erdoğan’dan UEFA üyesine: Kafa göz girmeniz lazımdı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, UEFA’nın ‘asker selamı’ sebebi ile Türkiye Futbol Federasyonu’na (TFF) ve Türk futbolculara yönelik olarak ceza vermesiyle ilgili UEFA Yönetim Kurulu üyesi Servet Yardımcı’ya çıkışarak, “Kafa göz girmeniz lazımdı” dedi.
- Advertisement -spot_imgspot_img

Bunlar da ilginizi çekebilir
Sizin için seçtiklerimiz