Temiz Toplum Derneği’nin Genel Başkanı Bilal Ay, eğitim-öğretim yılının ilk gününde velileri uyararak okulların çevresindeki uyuşturucu belasına dikkat çekti ve Türkiye’de ‘uyuşturucuya başlama yaşının sekize düştüğünü’ belirtti.
‘Sadece İstanbul’da 500 bin kişinin uyuşturucuya bulaştığını, 200 bin kişinin ise bağımlı olduğunu’ söyleyen Ay şöyle devam etti: “Bugün ülkemizde uyuşturucuya başlama yaşı sekize, tedaviye başlama yaşı 11’e, uyuşturucudan ölüm yaşı ise 14’e kadar düşmüş durumda. Eskiden uyuşturucu için transit ülke konumunda olan ülkemiz bugün tüketim ülkesi haline geldi.”
Türkiye’de tedavi başarı oranı yüzde 1.5
Dernek başkanı, bağımlılığı önlemenin bağımlıyı tedavi etmekten çok daha kolay olduğunu vurguladı: “Tedavinin gerçekleştirildiği AMATEM’lerdeki yatak kapasitesi 1062. ÇEMATEM’ler de ise sadece 100. Tedavi sonrası rehabilitasyon aşaması ise yok! Gerek bu istatistikler, gerekse ülkemizin genç nüfusu uyuşturucu ile çok daha aktif bir mücadeleyi gerekli kılıyor. Çünkü bir bağımlılığı önlemek, bir bağımlıyı tedavi etmekten çok daha kolay.”
‘Benim çocuğum yapmaz’ demeyin
Kimsenin “Benim çocuğum yapmaz” diyerek kendisini bu tehditten soyutlamaması gerektiğini belirten Ay, ‘zehir tacirlerinin akıl almaz pazarlama yöntemleri olduğunu,‘Zayıflatır’ ve ‘Sivilceleri geçirir’ gibi yalanlarla gençleri kandırabildiklerini belirtti.
Bağımlıların yüzde 50’sinin ise arkadaş kurbanı olduğuna da dikkat çeken dernek başkanı ‘okul servislerinde dahi uyuşturucu pazarlandığı’nı belirtti.
Ailelere önemli tavsiyeler
Ebeveynler ilk olarak çocuklarına hayır diyebilmeyi öğretmeliler.
- Çocuklarıyla nitelikli zaman geçirmeli, her gün en azından akşam yemeklerinde dahi olsa bütün aile bir araya gelmeliler.
- Çocuğunun arkadaş çevresinin değişip, değişmediğini kontrol etmeliler.
- Çocuklarının hal, hareket ve tavırlarındaki radikal değişiklikleri değerlendirmeliler.
- İnternetten dahi uyuşturucu pazarlanabilen günümüzde, internet kullanımını güvenli hale getirmeliler.
- Gençlerin uyuşturucuyla ilk tanıştıkları yerlerden birisinin kendi odaları olduğunu bilerek, bunaltmayan bir denetim mekanizması geliştirmeliler.
- Çocuklarına sık sık sarılmalılar. Bu hem onları ailelerine bağlayacak hem de çocukların üstünde, varsa kötü bir koku, fark etmelerini sağlayacaktır.
- Çamaşırların yıkanmasından önce, ceplerin tütün vb. şeylerin kırıntılarının olup olmadığını kontrol etmeliler.
- Ailevi sorunlar ya da diğer sorunlar karşısında gençleri asla yalnız hissettirmemeliler.
- Çocuklarıyla iletişim kanallarını her zaman ve zeminde açık tutmalılar.
- Aile, okul ve çevre arasında güçlü bir bağ kurulmalı, aileler bu bağın kurulmasında etkin rol üstlenmelidir.
- Aileler, çocuklarının zaman geçirdiği sosyal çevre hakkında bilgi sahibi olmalı.
Bağımlı ailelerine de tavsiyeler veren Ay “Bunlarla birlikte bağımlı çocuğu olan aileler de, evlatlarından ilgi ve sevgilerini esirgememeliler. Onları asla dışlamamalılar. Onları bu illetten kurtarabilmek adına uzmanlarla işbirliği halinde çözüm aramalılar” diye konuştu.